21 Ekim 2010 Perşembe

güldüğüme bakma, içim kan ağlıyor.

Bugün sizlerle bir fobimi, bir gıcık olduğum hadiseyi ve bir de rüyamı paylaşmak istiyorum.
Fobim:Vesikalık fotoğraf çekilmek. Bu sabah 27yaşında, aklı selim bir birey olarak yıllardır, vesikalık fotoğraf çekilirken hissettiğim o korkuyu, küt küt atan kalbimi ve gidene kadar yaşadığım gerginliği yine ve yeniden yaşadım. Bunun sebebi nedir, nasıl bir açıklaması vardır, gerçekten çok merak ediyorum. Bu fobi yıllar önce ilk vesikalık fotoğrafımda da korkunç çıkmam üzerine mi çöreklenmiştir hassas bünyeme?Bilmiyorum. Kaldı ki, ben fotojenik bir insanımdır, fotoğraflarda nerdeyse olduğumdan iyi çıkarım, fotoğraf makinesine karşı bir korkum yoktur. Lakin iğne olurken ve dişçiye giderken yaşadığım o sıkıntının tıpa tıp aynısını vesikalık fotoğraf çekilmek üzere bir tabureye oturduğumda da yaşarım. Kaçmak , bağırmak isterim. Fotoğraf çekildiği anda yüzümde öyle bir endişe ifadesi olur ki, sanırsınız silah dayamışlar kafama. Ve “ne olur yapma” ifadesine sahip olduğum bir çok vesikalık fotoğrafım mevcuttur. Bunların öğrenim hayatım boyunca keple çekilenleri ise benim için ayrı bir eziyettir ki, her biri başlı başına ayrı bir yazı konusu olur, yine de benimle aynı zamanda aynı ortaokuldan mezun olmuşlar, akşam evlerine gittiklerinde, yıllığa bakarak ve beni bularak, yorgun geçen günlerini şen kahkahalar atmak suretiyle unutabilirler.Netice de bugün de tarih tekerrür etti, ben neredeyse bacaklarım titreyerek çekildiğim fotoğrafta, kelimelerin kifayetsiz kalacağı şekilde korkunç çıktım. Bu konuda bilinçaltımı deşmeye devam edeceğim.

(bak fotodaki amcam ne güzel oturmuş, örnek al)
Gıcık olduğum bir hadise/insan türü: Otobüste , dolmuşta, hemen inme pozisyonunda olmamasına rağmen, bir türlü yana kaykılmayanlar.
Dün akşam dolmuşa bindim, ellerim kollarım dolu, dolmuş da dolu, otururken bile düşmemenin zor olduğu bir yolculukta ben elimde iki lira, bir çanta, dosya ve ıvır zıvırla ayakta kalma mücadelesi veriyorum. En önde, üçlü koltuğun kapıya doğru olan en en sağ köşesinde oturan teyze benim bu halime acımıyor ve kayabilir misiniz ricama rağmen, beni kırıp geçmemi buyur ediyor. Şimdi benim gibi birinin bile bu hareketi haklı göreceği bir takım durumlar olabilir.
1-)Koltuğun diğer ucunda bir tacizci, sarhoş, kokan vs. insan türü olması
2-)Koltuğun diğer ucunun aşırı derece de güneş alması ya da esmesi (ki açık camdan yaz günü rahatsız olanları da anlamam, terk kokmakta sakınca görmeyen ancak üşümekten delicesine korkan çeşitli türlerle ilgili de bir başka yazı yazarım.)
3-)Hemen inecek olma durumu

İşte ben ancak bu 3 durumdan biri söz konusuysa yana kaymamanızı haklı görebilirim. Beni okuma sabrını gösterdiyseniz şu ana kadar, bu 3 durumdan hiç birinin dün akşamki dolmuş yolculuğunda da söz konusu olmadığını anlamışsınızdır.

Peki ben bütün bu saçmalıkları niye yazdım? Hepimiz toplu taşıma araçlarında buna dikkat edelim diye mi? Olabilir. Şunu da söylemeden bu konuyu bitirmek istemem. Neticede ben teyzenin üzerinden uçarak dolmuşta yerimi aldım. Kafam , bacağımda kırılmadı. Dolmuşta ineceğim esnada , canımın içi Teyzem hala olduğu yerde oturmaktaydı. Ben ayağa kalkınca şoför öyle bir fren yaptı ki, ben teyzenin üstüne düşmekten de beter oldum. Her iki ayağına normal şartlarda, gıcıklığına basmak istesem böyle basamazdım sanırım. Evet ilahi adalet diye bir şey de var.

Rüyama gelince; Selma, Eren ve Utku bana 3 adet hediye almış. Eren’in hediyesi, gerçek hayatta Kürşad’ın hediyesi olan bir saat. Rüyamda sürekli değiştirsem Eren’e ayıp mı olur diye düşünüyorum. Selma’nın hediyesi üzerinde hello kittyler olan pembe bir saklama kabı ve Utku’nun hediyesi de deri kaplı, çekmeceli bir takı kutusu. Biz sürekli mekan değiştirdiğimiz bir gece gezmesindeyiz, ben bu hediyeleri muhafaza etmekte haddinden fazla zorlanıyor ve sonunda da kaybediyorum. Uyuyup uyanıyorum rüya içinde ve sıcak, aşırı aydınlık bir yaz gününde hediyelerimi bulmak için, gittiğim mekanlarla yüzlerce telefon görüşmesi yapıyorum. Takdir edersiniz ki çok çok yoruldum, acaba bunlar ne demektir?

5 yorum:

emelo dedi ki...

Hmmm, önce heiyelerim - özellikle de hello kitty saklama kabın beni benden aldı - rüyada bile olsa! İlk hediyeleri alıp sonra kaybedip sonra geri bulmaya çalışıyorsun.. Sanki bir şeyi elde etmek sana başta kolay gelşmiş, çok özen göstermemişsin - ama kaybediyor olduğunu görünce de panik olmuşsun gibi.. Umarım kaybetmezsin hiç hediyelerini!!

İlahe adalete tapıyorum :) iyice bassaydın o kadının ayaklarına :)

cometa dedi ki...

sevgili emel,
bundan sonra rüyalarımı sana yorumlatacağım, cidden çok başarılı. üzerine düşününce rüyamda, hediyeleri bir yandan beğenmemiştim, bir yandan da aklımda kalmışlardı ve bu iki duygu arasında sıkışıp kalmışım belki gerçek hayatta da:)

emelo dedi ki...

Mervecim, her zaman beklerim...

emelo dedi ki...

bu arada ciddi ciddi disleksik olduğumu düşünmeye başlıyoruım.. Ben yazarken bütün bu yazıları normal ve doğru yazdığımı görüyorum.. Cidden korkunç di mi?

cometa dedi ki...

bana da çok oluyor, geçen yılmaz özdil de yazmış, kelimeleri harf harf değil, kelime olarak algıladığımızı, hataları ondan fark edemiyoruz heralde:)