30 Haziran 2009 Salı

Beni Seç!






Siyah olanın fotosu daha belirgin olmakla birlikte acaba hangisini giysem?
Gri olan gözükmese de tek omuzlu, straplez görünümlü,diğerini ise tabiki çorapsız ve şuradaki(siyah olan) ayakkabılarla giymeyi planlıyorum.
Her ne kadar çarliston elbisemi henüz moda olmasının çok başında almışsam da artık çok mu ayağa düştü dersiniz?Bize ne ya deli misin nesin dediğinizi duyar gibiyim. Ben üşenmeden 85730850 kere giyip çıkarır sonunda bi karar weririm:)

29 Haziran 2009 Pazartesi

Daha neler neler yaptıkk!


floransa usulü bilini.(kendisi pasta görünümlü olsa da tuzludur.)



Ballı adamlarım.







pancake'im.

28 Haziran 2009 Pazar

Güzelim Benim!


Pek beğendim,pek sevdim seni.
Ankamall e gittim bulamadım.
Panora da bulamadım.
Ama seni aramaya giden o yolda,
hep seni düşündüm ben.
Nelerimle giyerim, nasıl da rahatsındır diye..
Derken yılmadım.Aramaya devam ettim.
Aynı gün içinde armada da çıktın karşıma.
Ne de olsa 35.5'tun sen. Bir bebektin.
Şükür kavuşturana.

26 Haziran 2009 Cuma

Memnun değilim aldığım haberlerinden...


Çocukluğumun fon müziği olması,
her şarkısını ezbere bilmem,
krallığı,
ekol olması,
hepimize en az bir kere"moonwalk" yaptırmışlığı,
bir yana
bazı insanlar var işte ben onların ölmeyeceğine
inanıyor olmalıyım ki içten içe,
sabah kalktığımda ondan bu kadar şaşırdım.

22 Haziran 2009 Pazartesi

Bu bir konfeti yazısıdır!

Bahar'ın kep töreni günü, törenden kısa bir süre önce sürpriz bir biçimde, bahrinin bölüm 3. sü olduğunu öğrenip, anneme söylemeden duramadım. Ama bari, babama sürpriz olsun dedim. Sonuç: Sahnenin yanında konfeti patlatma macerası sebebiyle bahrinin fotosunu çekemeyen ben, baharın 3. olduğunu duyup, şoka giren ve kamerayı bir kenara atıp, hiçbir şey çekemeyen babam:))Neyseki arkadaşları bu konuda bizden daha serikanlıydı.

Ama konfetilerimiz süper ötesi bir biçimde patladı. Tabi burada babamın, benim engin araştırmalarım neticesinde aldığım konfetilerden birini, sabahın erken saatlerinde, deneme amaçlı olarak patlatığını ve evimizdeki her odanın, banyo da dahil, rengarek kağıtlarla kaplandığını söylemezsem olmaz. Sonuç:Sabahın köründe yerde kağıt parçaları toplayan ev ahalisi, benim duş sonrası sürdüğüm kremin kokusunu konfetilerin kokulu olduğuna yorup, "elinizi yüzünüze sürmeyin" diye bizi uyaran annem, yaramaz bir çocuk gibi evden sıvışan babam.
Kep törenine ise babam, elinde mini mini konfetilerle teşrif etti.Onlarından içinden mini mini kırmızı kalper çıktı. Tabii o gün patlat patlat bitmedi, biz de ne yaptık? Cumartesi günü paralı günümüzden toplu bir şekilde ayrılan pek kıymetli misafirlerimize balkondan seslendik önce. Efe o arada Didem'e "aşkımm ellerinde bişi var, gitme sakın, bakma sakın "dediyse de sonunda korkulacak bir şey olmadığını anlayarak, taylanla birlikte foto makinalarını o ana odaklayarak, gökten yağan konfeti yağmuru altında sarhoş oldular:PP
Sonuç:Aşağıdan bizi çekmeleri neticesinde ortaya çıkan yandaki foto.Mutluluk, muzurluk.

16 Haziran 2009 Salı

Ready To Go!

Perşembe Bahar'ın kep töreni.
İlk benimkiyle başladı, sonra mehmet ve gülsima derken..sıra bahrimizde..
böyle zamanlarda gerçekten yaşlandığımı hissediyorum. Birinci sınıfta okula hiç uğramamanın da etkisiyle sınıfta kalmış bir şahısım ben. Okul yarı yıl tatiline girdiğinde tamamen öylesine bir hareketle notlarımı öğrenmiştim. Az mıydı çok muYDU, okuldan, sistemden o kadar bihaberdim ki karar vile verememiştim. Tabi geçen yıllarla ben, sınıfta kalmanın verdiği etkiyle, okulu 4 yılda bitirme saplantılı bir yaratığa dönüşmüş, son sene ise farklı illerden "merveee notumuzu hesaplaa" konulu telefonlara cevap verebilecek kadar uzmanlaşmıştım.Birden bunlar geldi aklıma ve her birimizin başarı oranını karşılaştıracak olursak; gülsima ve ben kesinlikle yumurta kapıya gelince bile umursamayanlardandık. hoş gülsima bu konuda belki benim de bir üst modelim. ama ikimizin birlikte girdiği bir ehliyet sınavı da vardır ki, umursamazlığımız aile bireylerinin çıldırmasına neden olmuştur. mehmetle baharsa bildiğin çalışkan, bildiğin her sene sınıfını geçen, kalp hoplatmayan cinsinden! hoş bahar burada hepimize bir fark atıp bölüm üçüncülüğünü 0.1 lik bir farkla kaçıracak kadar da kaçıK:)
Tabii bunca kep töreni bize tecrübe katmadı dersek yalan olur!
Mesela artık baharın en ufak sarsıntıdan etkilenen makinesi bizi üzemez!tripodumuzla gidiyoruz.
Eskiye oranla daha az geç kalacağımızı umut ediiyoruz.Bir de her sene bir öncekinden daha çok bağırıp, çeşitli şaklabanlıklar icat ediyoruzzz! Heyecanlıyız, mutluyuz ve her seneki gibi kalabalığız biraz azaldıksa da gökyüzünden katılım da mevcut!
Bugün de bahar tvye çıktı. Teyzem hangi yeğenimi seyredeceğimi şaşırdım diye havalar atmakta:)) Bugün baharın sergisi vardı. fotoda oradan, davetiyenin merkezindeki piştik/mezunuz ksımı da yine bahrikoya ait.Saygılar.

13 Haziran 2009 Cumartesi

Denize Günaydın Diyen Kadın...

Sabırlı, sevgi dolu,şefkatli

çiçeklerle konuşan, ağaçları seven,

dünyanın en güzel yemeklerini yapan, mükemmel püf noktalarını bilen, bildiklerini öğreten, bizi mutfağa sokmaktan korkmayan,teşvik eden,

küçükken hayali kahramanına bile "inşaat hanım"ismini verecek kadar uçuk, yaratıcı

her zaman sade, her zaman şık,

"kemal, kemaaal" deyişleri, hapşurukları babam tarafından sürekli taklit edilen,

elleri ve yüzükleri güzel,en çok da kendi güzel,

kitap okumaya bayılan, bana kitapları sevdiren,

en olmadık anlarda en bomba esprileri patlatan,

baharın converslerini giyen,

her gün defalarca durduk yerde sarıldığım, öptüğüm,

baylanda tatlı yerken aynı heyecanı paylaştığım "şeker kız" lakaplı,

vapurda sezen aksu dinleyip ayaklarımı birlikte denize doğru sarkıttığım,

altıncı hissi kuvvetli, rüyaları çıkan, "içim sıkıldı" dedi mi beni korkutan,

hala her defasında , saat kaç olursa olsun gece korkup "ona" seslendiğimde sanki uykuya daha dalmamış gibi "efendim"diyen,

bizi her koşulda kollayan, koruyan, çok seven,

bana hayattan zevk almasını, insanları ayırmamayı öğreten,

tatil sabahları plaja inince, ya da uzun bir aradan sonra ilk gez görünce, denize "günaydın"diyen, akşamları veda eden;

melek kadın annem. iyi ki doğmuşsun ve hepimizin birtanesi olmuşsun sen.

(foto:nur(18)/kemal(20)-akçay)

9 Haziran 2009 Salı

Bakarsın umduğundan iyi geçer yaz!

Bazen kendinizi değersiz hissedebilirsiniz.
Sanki siz yokmuşsunuz gibi.
Bazen önemsenmek istersiniz.
Bir tek siz varmışsınız gibi.

Bazen tepkilerinizi, hislerinizi kaybedersiniz.
Kimi zaman gözlerdeki, kimi zaman seslerdeki öfkenin içinde kaybolur duygularınız.
Yitirirsiniz.

Bazen gitmek istersiniz.
Yürüyecek haliniz kalmamıştır.

Ağlamak, gülmek, en azından ses çıkarmak istersiniz.
Çıkmaz işte.
Tıkanırsınız.

Seversiniz, inandıramazsınız.
Hep sevilmediğinize inanırsınız.

Bazen siz çok sıkıcısınız.
En iyisi uyuyun siz.

8 Haziran 2009 Pazartesi

5 Haziran 2009 Cuma

İstemiyorum Pilav Yapmak!


Yemek kursum güzeldi. O kadar ki kalkıp Ustaya sarılmak istedim ve o kadar ki kurstan çıkıpta annemin yanına, dükkana gidene kadar, içimdeki enerji patlamasıyla tanımadığım insanlara bile kursumu anlatmak istedim. Böyle çok mutlu olduğum anlarda, yüz yüze, tanıdığım biriyle konuşana kadar, enerji patlamasıyla karışık, tuhaf bir sabırsızlık kaplıyor ki bünyemi, patlayacak gibi oluyorum.

Dayımın doğum günüydü bu hafta.İyi ki doğmuş.

Ben alışverişkolikliğimi ve dünyayı görme konusundaki bastırılamaz isteğimi, her türlü, farklı, görülmemiş tadları deneyebilme cesaretimi, ağaca, çiçeğe sevinen ruh halimi kesinlikle ondan almışım. Demekki neymiş?Kız halaya değil dayıya da çekebilirmiş.

Bahriko harika bir sunumla bitirdi okulunu. Çok da mütevazidir ama harika işler yaptı. Gerçekten kardeşim diye demiyorum ama o yaratıcı bir deha.

Gülsima tamı tamına 3 kere canlı yayına çıktı Cnn Turk muhabiri olarak. Bir nebze de olsa kalp atışlarımız düzene girmeye başladı artık onu izlerken:) Baharsa yüzü eskiyor böyle sürekli çıkmasın dedi.

Pınarın ablasının kınasına gittik dünde. En bombası da aniden Nil'in"Anne ben aşka inanmam, önce aşık olmam gerek, istemiyorum torun yapmak" sözlerine sahip şarkının çalması oldu. :)) Deniz ve Kaan çok mutlu olsunlar inşallah.

Diğer taraftan herkesin patır patır evlendiği şu günlerde, madem Oscar De La Renta,Karl Lagerfeld ve niceleri bana sponsor olmuyor, kadrolu düğün davetlisi olarak devlet tarafından maaşa bağlanmayı talep ediyorum.

Neticede güzel oynuyorum, ışıldıyorum, gülüyorum az mı yani?

(DİKKAT DİKKAT! Şimdi yazımızın anlaşılamayan ve can sıkıcı kısmına geçilmiştir. Okumayı bırakın!)
Bugünse keyfim yok.

Diyorum ki, eğer canınız birini aramak istemiyorsa aramayın, birşeyleri göreviniz gibi düşünmeyin, zaten saatlerce merak etmediğiniz bir insan, gereksiz bir insandır.
Bir de, arkadaşınızın emek harcayarak sizi mutlu etmek için yaptığı bir şeyi beğenmediyseniz bunu mutlaka dile getirin, defalarca söyleyin ki o bir daha hata yapmasın. Zaman harcamasın, kafa patlatmasın.
Lütfen tavsiyelerime kulak verin!
Çokça kırılın. Kırılmak da güzeldir. Paramparça olun.
Eskiden bir sürü kırık dökükle yola devam ederke ben, artık cam kırıklarını çöpe atıyorum. Üstüne basarak yürümekten daha az acıttığı kesin.

Bugünse kutsal kitabıma göre konu sosyalleşmeye gelmişse ben süperim. Utku ve Erenle Butcha'da güzel bir akşam yemeği bana iyi gelir:) Merak etmeyin.

Dünyanın en manasız yazısı burada sona ermiştir:) İyi haftasonları:)))
Foto:Tabiki ben! Şüpheniz mi var?