tag:blogger.com,1999:blog-84008601088514877562024-03-05T20:49:52.293-08:00ben tam kendime göreyim,ben tam dünyaya göreyim...cometahttp://www.blogger.com/profile/17914402373570665194noreply@blogger.comBlogger615125tag:blogger.com,1999:blog-8400860108851487756.post-17740689315298373652020-06-25T02:33:00.002-07:002020-06-25T02:33:40.734-07:00farkında kal.<div style="text-align: justify;">
hayatta aşamadığımız şeyler olabilir. "şeyler"i aşmak zorunda olup olmadığımız ise tartışılır. hayatta aşması gereken bir "meselesi" olmayanlar olabilir. en yakınınızın küçükken yaşadığı travmanın, dünyanın en üzücü olayı olduğunu düşünebilirsiniz. ama bir gün anlarsınız ki düşünmek çok ezberedir. bir de hissetmek vardır. ki aslında bir acıyı ancak yaşayan hisseder. acını hissediyorum yalandır. belki kıyısından geçerken baktığın kötü bir manzaradır acıyı hissetmek. fakat sen bir gün büyük olduğunu adın gibi bildiğin bir acının, düşündüğünden de büyük olduğunu fark edebilirsin. Fark etmek ise fark yaratır. 37 yaşına basmasına günler kala kocaman bir adam, o gün babama birisi boşver be binmeseydin şu motora deseydi ne olurdu der. sen fark edersin. </div>
cometahttp://www.blogger.com/profile/17914402373570665194noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8400860108851487756.post-18130360113277318962020-06-22T01:14:00.000-07:002020-06-22T01:14:32.859-07:00meditasyon notlarımcumartesi akşamıydı sanırım kısa bir meditasyon yaptık. meditasyon bittikten sonra genelde bana ne düşündüğümü sorar. kısa bir kaç cümle kurdum. aslında daha çok düşünmemeyi düşünmüş olabilirim. sen ne düşündün dedim. doğduğu yerdeki kayaları düşündüğünden bahsetti. dedesi, babası ve niceleri artık hayatta olmasa da o kaya hala oradaydı. o kaya onlar varken de oradaydı ve onların var olduğunu görmüştü. bu durumda hiçbir şey yok olmadı dedi. (oysa bir kaç ay önce sonsuzluk konusunda tartışmıştık. ona göre ben sonsuzluğa inanmayı tercih eden bir romantiktim. fakat ona göre bir düğme vardı ve sonsuza gelmeden kapanır, ekran kararırdı. bana göre ise sonsuzduk. bu yaratanla beni eş değer kılan bir sonsuzluk değildi fakat buradan öncemiz olduğu gibi bir sonramız da vardı. ) ben bunu duyduğuma sevindim. kayaları aştığını düşündüğünü ama hala bir yerlerde o kayaların var olduğunu ve onlarla çevrili olduğunu hissettiğini, dağ insanı özelliklerini taşıdığını anlattı. düz ve dümdüz bir yerde doğan insanın nasıl da farklı olabileceğini konuştuk. ben de meditasyonun sadece düşünmemekten ibaret olmadığını bazen kendin üstüne düşünme kapısını araladığını fark ettim.cometahttp://www.blogger.com/profile/17914402373570665194noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8400860108851487756.post-54287460436291342032020-06-11T04:04:00.000-07:002020-06-11T04:04:40.675-07:00KENDİbugünlerde ne özledim? şöyle kendi kendime yürümeyi. bir yere oturup bir kahve söylemeyi. kadıköye doğru mesela. rafine de bir kahve. ay çizkek de yer miyim? ya da maslaktayım petraya gitmişim. bir soğuk kahve. elimde kitabım. kendimi özledim.kendim. kendi kendime. kendillik. kendicilik. canım kendim.cometahttp://www.blogger.com/profile/17914402373570665194noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8400860108851487756.post-22197145339578276762020-05-27T04:37:00.000-07:002020-05-27T04:37:25.431-07:00covid 19 notlarım<div style="text-align: justify;">
2 ayı aşkın süredir evden çalışıp haftada bir gün işe geldim. salgın sürecinin başında yakınımızda bu rahatsızlık şüphesi ortaya çıkıp, bize de bulaşma riski olduğundan 14 gün kendimizi karantinaya aldık. sonrasında da markete çıkmak dışında bir yere gitmedik. çoğunlukla internetten alışveriş yaptık. başlarda aldığımız her şeyi sildik, sabunladık. temizlik konusunda daha hassastık. sonlara doğru ellerim artık yara değil. (ya alıştı ya da daha az sabunluyorum ya da kremden) hala işten eve gelince üzerimdeki her şeyi hemen çıkartıyorum ve yıkıyorum fakat artık 60 değil 40 derecede yıkıyorum (bazı kıyafetlerimi ve terliklerimi bu süreçte kaybettik) halen her dışarı çıktığımda eve dönünce duş alıyorum. halen insanlarla mesafemi korumaya çalışıyorum ve ev harici maske takıyorum. fakat işyerinde odamda kimse yokken maskemi kulağıma asılı halde bırakıyorum. henüz iş yerinde yemek yiyemiyorum. evden getirmeyi düşünüyorum ya da yemiyorum. Fakat eve 3-4 kere dışarıdan yemek aldık ya da söyledik. sürecin başında geceleri uyumakta zorlanıyor, çok tuhaf rüyalar görüyordum. rüyalarım daha normal ve uykum artık düzene girdi. (fakat hala bahçelideki evi bomboş görmeye devam ediyorum) arkadaşlarımla ve ailemle daha düzenli bir şekilde görüntülü konuşuyorum ve uzun yıllar ayrı şehirlerde olmamıza rağmen bunu neden yapmadığımıza şaşırıyorum. (fakat aynı zamanda bu şekilde konuşmanın beni çok yorduğunu da fark ettim) bu süreçte ramazanın 3 haftası hariç düzenli bir şekilde spor yaptım. yürümeyi çok sevmeme rağmen bazen imkan olsa da dışarı çıkmak istemiyorum. tek bir kitap bile bitiremedim. hayatımda hiçbir şey okumadığım böyle bir dönem olmamıştı. tek tük güzel film ve birkaç mini dizi seyredebildim. zoom üzerinden bir ya da iki yoga dersine girdim. evde kendi kendime 2 ya da 3 kez yoga yaptım. toplam 3 defa yoga dersi verdim, ikisi zoom üzerinden. aşırı sağlıklı beslenmedim fakat yediğim zararlı şeyler genelde evde pişen tatlılar oldu. bol bol yemek pişirdim, denemediğim şeyler yedim. en fazla zamanı sanırım instagramda geçirdim. bu süreçte annemler adına takı satmakta çok da fena değildik. marketten sonra en çok kargoya gittim. bu süreçte bahardan yaza geçerken 7 yıldır oturduğum evin etrafında hiç ama hiç görmediğim bitkiler, çiçekler gördüm. bu süreçte tepkilerimi daha kontrollü verebildiğimi düşündüm. bu süreçte bitkilerimin daha mutlu olduğunu gözlemledim. eski merve bu zaman diliminde yapamadıkları için çok daha fazla pişman olurdu, ben güzel şeyleri düşünüp kendimi yetersiz hissetmemeye karar verdim. bu süreçte hiç kıyafet almadım. kredi kartım neredeyse 40 liraya düştü ve para biriktirebildim. bayram öncesi ilk kez eve temizlik için Selma geldi. Kuaföre hiç gitmedim. ilk kez ailemi 4 aydan uzun bir süredir görmedim. Ankara'ya 4 aydan uzun bir süredir gitmedim. evde bir köpeğimiz olmasa daha az neşeli olacağımızı da bu süreçte fark ettim. bundan sonra işe her gün gelmeyi düşünüyorum. fakat gelebilecek miyim? emin değilim. </div>
cometahttp://www.blogger.com/profile/17914402373570665194noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-8400860108851487756.post-75797867270605072702019-09-06T01:17:00.000-07:002019-09-06T01:17:58.108-07:00mervişe mektupişle ilgili bunaldığımı yazmam üzerine büyük gelişmeler oldu. ama anlatacak halim yok. ama söyleyecek sözlerim var. konfor alanı kadar insanı tembelleştiren bir şey yok. eylül ayının benim için şanslı ve bereketli geçeceğine inanıyorum. başlarda ağladım, sızladım, endişeli ve korkulu yönümü güzelce besledim ama artık yeter. kendimi akışa bırakıyorum, kararlar almak hesaplar yapmak güzel ama bazen işe yaramıyor. kafanda kurduğunla kalıyorsun. bazen başına gelenlerin sakince geçmesini beklemen gerekiyor ki her şey geçip gittiğinde iyi ki kendimi yiyip bitirmemişim , bak işte her şey yoluna girdi diyebil.<br />
<br />
bundan 6 yıl önce buraya geldiğimde de içimde bir dolu endişe vardı. her şey düşündüğümden de güzel oldu. inanıyorum ki yine öyle olacak.<br />
<br />
tek hatam güzel alışkanlıklarımı biraz rafa kaldırmak. biraz da sevdiklerimi bunaltmak, kırmak.<br />
<br />
bir şeyler geçsin spora başlarım, iyi beslenirim, meditasyona dönerim demeye gerek yok. sen bunları yaptıkça bir şeyler düzeliyor zaten.<br />
<br />
seni seviyorum merviş.<br />
kendini tanıma gayretini, sevdiklerini kırdığında fark edebilmeni, duygularınla yüzleşip, nedenlerini araştırmanı seviyorum.<br />
öyle gelip, böyle gitme.<br />
dönüşmeye devam.<br />
her şey hayallerinden de öte güzel olacak.<br />
<br />cometahttp://www.blogger.com/profile/17914402373570665194noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8400860108851487756.post-55198252831147736622019-08-21T06:14:00.002-07:002019-08-21T06:16:12.514-07:00sayık ve de bayıkişle ilgili olarak oldukça bunaldığım bir dönem. neredeyse 1 yıldır da böyle. artık çok sıkıldım. kendimi hayatın işten ibaret olmadığını hatırlatarak teselli etmeye çalışıyorum. ama bu da koca bir yalan. uyuduğum süreden fazla buradayım. işe genelde söylenerek gelmem. pazartesilerle derdim yoktur. iş rutinlerimi severim. okul gibi gelir. okulu da severdim. ama bu aralar ayaklarım geri geri. dört duvar arasında köreliyoruz. canımı sıkan şeyler yok gibi yapmak ne kadar doğru? ondan da emin değilim. yazmak belki iyi gelir ama bu konuda daha az konuşmaya ve daha az düşünmeye karar verdim. çünkü hayat canımızı sıkan şeylerin çok ötesinde. sporumu arttırıp, beslenmemi düzene soktukça, daha çok okudukça, yürüdükçe, deniz kenarına gittikçe, yeşile baktıkça, pedroyla oynadıkça hayat anlamlı. hayatın anlamını fark edip, prensiplerinden vazgeçmeden yaşadıkça da huzur kaçınılmaz aslında. mutluluk değil de huzur şart be dostum. saçmalamasam olmazdı.cometahttp://www.blogger.com/profile/17914402373570665194noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8400860108851487756.post-75335339005637920052019-08-05T01:40:00.000-07:002019-08-05T01:40:22.792-07:00büyük küçük mutluluklardidem bir liste yolladı. her güne bir madde. iki gün önce büyük ve küçük mutluluklarımızı yazmam gerekiyordu. yazdım. büyük değil, küçüktü hepsi. ya da küçük olan algısıydı. ama hepsi beni çok mutlu eden şeyler. mutluluklarının farkına varmak çok güzel. birkaç gün sonra kendimi takdir ettiğim yönleri yazmak için sabırsızlanıyorum. farkına varma çok güzel. arkadaşlar daha da güzel.cometahttp://www.blogger.com/profile/17914402373570665194noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-8400860108851487756.post-25048118474104713802019-07-23T23:56:00.001-07:002019-07-23T23:56:39.328-07:00Karadeniz Gezisi Gün 1 Trabzon<br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
Uçağımız sabahın köründe
olmayınca, rötar vs yaşamayınca, güneşli bir havada neşe içinde Trabzon’a
varıyoruz. Otel olarak Dedeman’ı seçtik, lokasyon olarak Trabzon’un dışında
sayılsa da, İstanbullular için şehir merkezi neredeyse bir bakkal mesafesinde. Otele
geldiğimizde kahvaltı halen devam ediyor, hızlıca bir şeyler yiyoruz. Odamız
güzel, her yer temiz. 2 saatlik bir uyku keyfinin ardından, dolmuşla merkeze
iniyoruz.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
Karnımız aç. Kalkanoğlu
pilavcısında, kavurma, pilav, hoşaf ve sütlacın ardından, kemer altında
turluyoruz, kuyumculara girip, Trabzon hasırı tarttırıyoruz, satılık civcivleri
ezilmekten kurtarıyoruz, bir ara market arabasında, papyon takmış iki kazı
süren bir kadınla karşılaşıyoruz, esnafla muhabbet edip, pidecilerin
dükkanlarına ağzımız sulanarak bakıyoruz, Ayasofya kilisesine çıkıyoruz, Atatürk
köşkünü ziyaret ediyoruz, köşkün bahçesinde çay içip, dönelim dediğimizde
neredeyse 3-4 saattir gezindiğimizi fark ediyoruz ve yoksa yine mi acıktık?<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
Bu sefer yine merkeze inip
tesadüf eseri Akçay’ın önünde dolmuştan iniyoruz. Akçay’da dönerin ardından,
Beton Helva’dayız. Kürşad dondurmasını yaz helvası ile yiyor, benim geçen
seferden aklımda kağıt helva ile yememek kalmış. Kürşad’ın hiç kağıt helva
yemediğini öğreniyorum. Ve tabii bayılıyor. Akşamı Trabzon Çarşı’da ara
sokaklardan birinde 3. Nesil bir kahveci de noktalıyoruz. Gelene geçene bakıp,
Yomra dolmuşu ile tekrar otelimizdeyiz.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
Küçük yerlerde insan nedenini
bilmediğim bir şekilde daha mutlu, daha anda. Her anın daha keyfini çıkarıyor. Ya
da sadece tatilde olduğumuz için bana öyle geliyor. <o:p></o:p></div>
<br />cometahttp://www.blogger.com/profile/17914402373570665194noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8400860108851487756.post-38258946508670954152019-05-16T00:10:00.002-07:002019-05-16T00:12:33.939-07:00İza'nın Şarkısı 11 Mayıs 2019İza'nın şarkısı bitiyor. Kitabı kapadığım anda kendimi çok kötü hissediyorum. Ev üzerime üzerime geliyor toplasam da dağınıklığı bitmeyecek, temizlesem temizlenmeyecek gibi. İçim sıkılıyor. Dibe doğru yüzmeye başlıyorum. Yemek yapacak halim de yok. Evden çıkmak üzere kapıyı açıyorum, Annem çıkıyor karşıma. Zile bile basmadan. Rüya mı bu? Annem geldi. Babam geldi. Ben onları düşünürken onlar bir trene binmiş yola çıkmış.<br />
Yukarı doğru yüzüyorum, derin bir nefes alıyorum.<br />
Kitap çok güzeli, Magda Szabo ile tanıştığıma çok memnun oldum.cometahttp://www.blogger.com/profile/17914402373570665194noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-8400860108851487756.post-36399673860226085872019-05-16T00:06:00.001-07:002019-05-16T00:06:12.727-07:00olafur arnaldsKombucha mayalarımın müzik öğretmeni, tatlı depresyonlarımın naif eşlikçisi Olafur'u dünya gözüyle dün canlı olarak Zorlu'da dinleyebildim. Konser alanına gittiğimde gördüğüm kalabalığa şaşırdım, sanki o tek benim Olafurumdu. Biz onca insan, kulağımızda bir kulaklıkla, ilk defa gittiğimiz bir şehirde, gece vakti, trenle yol alırken ve yol kenarındaki evlerin içinde yaşanan hayatları merak ederken, bir uçak yolcuğunda içimiz kararmışken, evde kombucha mayalarken, deniz kenarında yürürken onu dinlemişiz ve her birimizin müziğine dair neler hissettiğini düşündüm, güzel hissettim.<div>
<br /></div>
<div>
Bir ara konserde ışık en önde bir grup seyircinin üzerine yansıtıldığında, bu ışığın içinden geçen sis bulutları bana sanki müziğiyle içimizdekileri dışarı çıkartıp, müziğine ekliyormuş gibi bir hissiyat verdi.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Benim için müziği, yeşil bayırlar görerek yapılan bir tren yolculuğundan inip, küçük bir eve ulaşmak, yağmur yağması, yağmurun ardından açan güneş, bazen küçük bir çantaya iki parça eşya koyup, uzaklara doğru yola çıkmak, yeniden başlamak, yeni yıl, ışıklar, kalabalık sofralar ve daha bir sürü şey.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
müzik iyi ki var.<br /><div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
</div>
cometahttp://www.blogger.com/profile/17914402373570665194noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-8400860108851487756.post-68953858231262486532019-04-30T04:40:00.001-07:002019-04-30T04:40:18.921-07:00<br />
telefonum çalındı. çalınmadan önce instagramda ve watsupta ne kadar zaman geçirdiğime bakmıştım ve biraz üzülmüştüm. hatta kürşad merve sence onlarca telefondaki onlarca fotoğraf ne olacak demişti. biz bastırıyoruz. birileri bakar demiştim:)<br />
sonra bir tepeye çıkıp, kenara atılmış bir şezlonga oturduk. sanki biraz ayıp ederek, hamile çekimi yapan çiftle dalga geçtik. şu telefondan kurtulsam dedim.<br />
derken yarım saat sessizce oturduğumuzu fark edip, telefonuma da bakmadım ne güzel dedim.<br />
oradan kalktık, telefonum cebimden düştü, ben fark etmedim ve sonra orada telefonumu bulan biri aldı gitti.ben bir midye buldum. fotoğrafını çekmek istedim. derken telefonumun olmadığını fark ettim.<br />
<br />
telefondan kurtulmak istemiştim ama sanırım böyle değil:)<br />
midye kabuğu baş ucumda. belki elimde de bir dövme olur. anda kalma dersi olarak. düzen tertip ve dikkat için.<br />
<br />
22 nisandan beri instagramım yok. yedek telefonumda da uzun süre watsuptan arapça dışında kelime yazamadığım için iletişimim azaldı.<br />
sonra yazmaya üşendiğimi farkettim.<br />
arkadaşlarımla telefonla konuştum.<br />
telefonla konuşmak çok güzel geldi.<br />
ertesi gün telefon almaya giderim sandım ama gitmedim.<br />
arapça yazan kırık iphoneum ve iş telefonu olarak da akıllı telefon olmayan bir samsungum var ve ben onla telefonla konuşurken kendimi bir fransız bir kadın kadar havalı hissediyorum.<br />
attığım adım sayısını, yediğim yemeği, gezdiğim yeri size göstermesem olacak mı?<br />
bilmiyorum.<br />
olur inşallah.<br />
ben sadece benimle konuşurken parlaksam parlayayım, bulutluysam size o yansısın sesimden. ama fotoğraflarımı görmeseniz mi?<br />
olmadığım biri gibi görünmeyeyim.<br />
ya da olduğum gibi görünsem de sizin beni bir profilden başka türlü görmenize vesile olmayayım.<br />
işte böyle şimdilik.<br />
<br />
ve bu sabah 30 saniye güneşe baktım. çıplak gözle. çünkü faydalıymış.<br />
son moda faydaları hiç atlamam. sanki iyi geldi.<br />
hadi inşallah.<br />
<br />cometahttp://www.blogger.com/profile/17914402373570665194noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-8400860108851487756.post-88635711499335410792019-04-19T01:29:00.000-07:002019-04-19T01:29:19.363-07:0020/06/2018day 4<br />
<br />
bu sabah Lecce'ye veda vakti. içimi bir hüzün kaplıyor.<br />
gitmeden yine dünkü Pastanemizdeyiz. bu sefer kasadaki yaşlı amca ile selamlaşıp, sohbet ediyoruz.<br />
hayır ne ben İtalyanca ne de o İngilizce biliyor. ben Türkçe o da İtalyanca konuşuyor ve gayet anlaşıyoruz.<br />
<br />
en son bana duvardaki fotoğrafları gösterirken, daimi müşterilerine bizim istanbuldan geldiğimizi anlatıyor, bugünleri unutmamak için bir kare fotoğraf da çekiliyoruz.<br />
<br />
elimizde bavullarımız, lecce sokaklarını son kez içimize çekerek, istasyona varıyoruz. hedefimiz bari.<br />
<br />
bariye varıp, kalacağımız yere varıyoruz. odamız beklediğimizden oldukça kötü, sanki biraz kandırılmışız. odamızı kiralayan kadın karşımızda bir restuarant işletiyor, bir dedesi, adapazarında diğer dedesi ise ıspartada yaşamış bir ermeni. türkiyeye hiç gelmemiş ama merak ettiğini anlatıyor. oda konusu benim keyfimi kaçırmış olsa da kürşad sabırlı. boşver yatmadan yatmaya geleceğiz nasıl olsa diyor, Alberobelloya gitmek üzere tekrar istasyona geçiyoruz.<br />
<br />
<br />
Trende keyfim yok. Elimde Kodin. Kitapta Andrea ile Kodin tanışıp arkadaş oluyorlar, tam o anda trende çok az kişiyiz. yanımda gırtlak kanseri olan bir adam, karşısında da annesiyle oturan minik bir erkek çocuğu var. Andrien'in Kodin'den korkması gibi, çocukta adamdan korkuyor. sonrasında adam sesi çıkmadığı için kullandığı mikrofonu tatlı tatlı çocuğa anlatıyor, birden arkadaş oluveriyorlar.<br />
<br />
kürşadla laflarken trende dikkat çekiyoruz. Çünkü trende turist olmadığı gibi, italyanca dışında bir dil konuşan da yok. Genç bir kadın yanımıza gelip, nereden geldiğimizi soruyor. O da Alberobelloda rehbermiş, bize trolloların tarihini anlatıyor.<br />
<br />
<br />cometahttp://www.blogger.com/profile/17914402373570665194noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8400860108851487756.post-73130867393289538012019-04-19T01:23:00.001-07:002019-06-28T04:54:54.810-07:00notlarAnnemle dükkandayız, belki benim yaşlarımda, belki de benden daha küçük iki kadın alışveriş yapıyorlar. Kadınlardan biri dükkandan ayrılmadan anneme; sizi çok seviyorum, çok iyi kalplisiniz diyor. İnsanların en yakınlarına söylemek için yıllarca terapiye gittiği bir cümle, bu genç kadının dudakları arasından içtenlikle dökülüveriyor.<br />
<br />
Ertesi gün uçaktayız. Yanımda bir baba, biri kız biri erkek iki çocuğuyla seyahat ediyor. Uçak inişe geçtiğinde, kız çocuğu babasına "İstanbul'a geldik mi" diye soruyor. Baba "evet" cevabını veriyor. Kız camdan el sallayarak; "Merhaba İstanbul, benimle arkadaş olmak ister misin?" diye bağırıyor. Babası da ona "İstanbul çok haindir kızım" diyor. Küçük çocuk İstanbul'la iletişimini kesiyor:) Küçük bir insanın kafasında bir şehir hain olarak kodlanmış olabilir mi?<br />
<br />
<br />
Ve ben kendimi insanlara beğendirmeye çalışan biri olduğumu bile yeni yeni anlıyorum. Çünkü bu yaşlarda daha fazla kendime dönüp bakıyorum. Nasıl biri olduğumu, karakterimi, mizacımı nelerin şekillendirdiğini, düşünüyorum. Tüm başarısızlıkların , psikolojik sorunların, karakter özelliklerinin tamamen aile bireylerine yüklenmesine şiddetle karşıyım. Öyle ya da böyle herkes bir çocukluk yaşadı, bir yetişkin olarak tüm sorunları çocukluğumuza atfetmek bence çok kolay. Yapılması gereken kendimizi tanımaya mesai harcayarak, sevgiyle yine kendimizi kucaklamak . Ben mesela kendimi olur olmaz çok eleştirip, bir türlü iyi olduğuma inanmamayı çocukluğuma yüklemek yerine, çocukluğuma sarılıp, yaparsın kızım, hadi bakalım demeye çalışıyorum. Herkes seni beğenmese de olur diyorum. Diyelim, çalışalım. iyi olalım. Farkında olalım.<br />
<br />
<br />
Kendimde ve etrafımda fark ettiklerimi not etmeye karar verdim.<br />
Bakalım ne kadar yaparım.<br />
<br />cometahttp://www.blogger.com/profile/17914402373570665194noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8400860108851487756.post-56790280715580279432019-03-06T22:36:00.001-08:002019-03-06T22:36:16.031-08:00akşam üzeri, akşam, gece yarısıAkşam üzeri yürürken, turuncu bir yağmur yağdı. turuncu yağmuru daha önce görmediyseniz bilemezsiniz. Ama ben görmüştüm. Hava ne soğuk ne de sıcaktı ve inanır mısınız bilmem ama yağmur damlaları gökten sicim gibi yağmasına rağmen kimse ıslanmadı. Yağmur durdu ve yerler kurudu. Turuncu yağmur işte budur.<br />
<br />
Akşam evde otururken konu olmayan çocuğumun kelliğine geldi. Nedense olmayan çocuğum keldi ve erkek olacağı kesindi. Peruk takar o zaman dedim.<br />
<br />
Gece yarısı, gözüm kapanmak üzereyken, "insanlar nasıl değişir" dedim? Yumurtanın kabuğunu dıştan kırarsan ölür, içten kırılırsa doğar dedi. Acaba ölüp yeniden doğmak var mı? Yine de kimseyi kırmaya değmez.cometahttp://www.blogger.com/profile/17914402373570665194noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8400860108851487756.post-462938721868589262019-02-21T22:30:00.000-08:002019-02-21T22:30:18.600-08:00bir rüyarüyamda geçen günlere geri dönme şansı verdiler. hem de bugün ki halimle, bugün ki aklımla. geçmişe dönünce görüyorum ki, aslında aklımda anormal bir gelişme yok:) geçmiş zamanda şunları farklı yaparım dediklerim beni yine aynı hislere, benzer yollara çıkartıyor. rüyamın tek güzel yanı artık göremediklerime sarılmak, dokunmak. ama onlar da rüyada bile cansızlar sanki. Rüyanın başında aydınlık bir bahar günü içimi kaplayan coşku, rüyanın sonuna doğru karanlık bir geceye dönüşüyor. Bu sefer farklı yollardan gideceğim desem de, eski yollarımı arıyorum ama karanlıktan oraya da çıkamıyorum.<br />
<br />cometahttp://www.blogger.com/profile/17914402373570665194noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-8400860108851487756.post-74285399299441802562019-01-14T03:10:00.001-08:002019-01-14T03:10:43.440-08:00kiloğblogda geçmişe gidince sürekli bir kilo muhabbeti. e kadın olmak bunu gerektiriyor. yaklaşık 3 yıldır, düzenli beslendim, sporumu yaptım. kan değerlerimi normal seviyelere çektim. yalan yok. ama son altı ayda iş hayatında meydana gelen stres, bir takım aksilikler, olumsuz yönde uyum sağlama isteği derken, yedim de yedim. insan canını sıkan olaylar bünyesine zarar vermeye başlayınca, siz bana zarar veremezsiniz, beni ancak ben bitiririm diyor olabilir. ben de beni ancak fazla fazla yiyerek bitireceğime inanıyorum. zaten okumadığım kitaplar kadar, yemediğim yemekler için içi sızlayan bir insanım. yaşayamadığım hayatlar aklıma bile gelmez. o yüzden yemek benim için zaten çok basit. ama bu yemek öyle bir tatlıyı paylaşmak, keyif almak için değil, vura vura öldürmek şekline dönüştü. önceleri vücudum ne yaparsan yap, biz sporunu yaptığın sürece sana karşı boş değiliz dedi. zaman geçti, sporda kondisyonum düştü. belim kalınlaştı, üç beş yerimde gördüğüm kaslar silindi, dizim yine ağrımaya başladı. Aman senin neren kilolu da demeyin, herkesin bedeninin kendine göre bir fazlası var. 3 kg benim yemek sonrası düğme açmama, 5 kg ayakkabıları bağlarken sıkıntı yaşamama yol açıyor. tartıya çıktığımda yazın aşırı zayıf olduğum dönemi saymaz isek, 2.5-3 kg bir fazlalığım olduğu aşikar. 4 kilo versem bence en güzeli.<br />
<br />
derken Gülriz Sururi'nin instagram hesabını karıştırıyordum. çünkü kalitesini bozmadan, ağlamadan yaşayan yaşlılara hayranım. <br />
<br />
orada bir öneri gördüm kilo vermekle ilgili.<br />
sabah ilk iş tartıldım. kilomu bir kenara not ettim.<br />
kimseye söylemeyeceğim hedefimi dedim. (burayı okuyan çok kişi yok, siz de yabancı sayılmazsınız.)<br />
hedefim önce 4 kilo değil. 1 haftada 1 kilo vermek.<br />
her sabah tartılacağım.<br />
her sabah not etmeye devam.<br />
1 kilo verdiğimde 2. kilo hedefine geçeceğim.<br />
1 kilo vermek için kendime tanıdığım bir hafta içerisinde 2 kilo verirsem, 3 kilo vermiş gibi havalara girmeyeceğim.<br />
4 kilo verince nasılsa ben bu kadar kiloyu x günde verdim şimdi y gün yiyeyim sonra yine veririm demeyeceğim.<br />
deneyelim, görelim.cometahttp://www.blogger.com/profile/17914402373570665194noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8400860108851487756.post-67828524365948453632019-01-02T23:11:00.001-08:002019-01-02T23:11:45.878-08:00bir hayal.haberim olsun, unutmayayım diye yazıyorum. 2019'da bir uçaktan atlayacağım.<div>
ok.</div>
cometahttp://www.blogger.com/profile/17914402373570665194noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8400860108851487756.post-35800701923043130442018-12-27T05:28:00.002-08:002018-12-27T05:28:35.477-08:00merve mektup 2018 (yanıtlı versiyon)<h3>
<div style="text-align: justify;">
h<span style="font-weight: normal;">ello merve. bitiyor 2018 neler yaptın?</span></div>
<span style="font-weight: normal;"><div style="text-align: justify;">
geçen seneki mektubunu açıyorum şimdi önüne.</div>
<span style="background-color: white; color: #333333; font-family: Trebuchet, "Trebuchet MS", Arial, sans-serif; font-size: 14.3px;"><div style="text-align: justify;">
canım mervecim,</div>
</span><span style="background-color: white; color: #333333; font-family: Trebuchet, "Trebuchet MS", Arial, sans-serif; font-size: 14.3px;"><div style="text-align: justify;">
<i>bir dükkan bul kendine haydi yolun açık olsun.</i> demişim.</div>
</span></span></h3>
<h3>
<div style="text-align: justify;">
<span style="color: #333333; font-family: Trebuchet, "Trebuchet MS", Arial, sans-serif; font-size: 14.3px; font-weight: 400;"><br /></span></div>
<div style="font-weight: normal; text-align: justify;">
çok baktım dükkan. ama bir türlü cesaret edemedim. sonra da galiba vazgeçtim. yeterince iyi olup olmadığımı sorguladım, benimle , benden sonra yola çıkanların ilerleyişine baktım, canımı acıttım. sonra da bıraktım. kendine bunu yapma dedim. hala bu işi yapıyorum. hala insanlardan güzel yorumlar alıyorum ve çok güzel iki yerde markam yaşıyor. ömrü uzun olsun.</div>
<span style="background-color: white; color: #333333; font-family: Trebuchet, "Trebuchet MS", Arial, sans-serif; font-size: 14.3px; font-style: italic; font-weight: 400;"><div style="text-align: justify;">
<br /></div>
</span></h3>
<h3>
<span style="font-weight: normal;"><span style="background-color: white; color: #333333; font-family: Trebuchet, "Trebuchet MS", Arial, sans-serif; font-size: 14.3px;"><i>spor konusunda nasıldım?</i></span><span style="background-color: white; color: #333333; font-family: Trebuchet, "Trebuchet MS", Arial, sans-serif; font-size: 14.3px;"><br /></span></span></h3>
<h3>
<span style="font-weight: normal;"><span style="background-color: white; color: #333333; font-family: Trebuchet, "Trebuchet MS", Arial, sans-serif; font-size: 14.3px;">6 ay çok iyiydim. ama bir ara arayı çok açtım. 112 kez antreman yapmışım. ki buna saatimi takmadığım günler değil. ama beslenmede epeyce sapıttım. olsun kız. iyi yedin. 2019 da yemezsin.</span><span style="background-color: white; color: #333333; font-family: Trebuchet, "Trebuchet MS", Arial, sans-serif; font-size: 14.3px;"><br /></span></span></h3>
<h3>
<span style="font-weight: normal;"><span style="background-color: white; color: #333333; font-family: Trebuchet, "Trebuchet MS", Arial, sans-serif; font-size: 14.3px;"><i>seyahat etmek yine önemliydi. </i></span></span></h3>
<h3>
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; color: #333333; font-family: Trebuchet, "Trebuchet MS", Arial, sans-serif; font-size: 14.3px; font-weight: normal;">Çok güzel seyahatlerim oldu. bozburuna 2 kere gidebildiğim efsane bir yıldı. italya tatili unutulmazdı. berlin ve londralar sadece seyahat değildi, konuştuklarımız, güldüklerimizle kendimize de bir yolculuktu.hala fasa gidemedim. ürdün, antep, japonya planlar dahilinde değil. ama sicilya seyahatini planladım bile. aferin. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; color: #333333; font-family: Trebuchet, "Trebuchet MS", Arial, sans-serif; font-size: 14.3px; font-weight: normal;"><i><br /></i></span></div>
<div style="font-weight: normal; text-align: justify;">
<span style="background-color: white; color: #333333; font-family: Trebuchet, "Trebuchet MS", Arial, sans-serif; font-size: 14.3px;"><i>bu yıl yeni neler denedin? neler öğrendin? </i></span></div>
<div style="font-weight: normal; text-align: justify;">
<span style="background-color: white; color: #333333; font-family: Trebuchet, "Trebuchet MS", Arial, sans-serif; font-size: 14.3px;">medistasyona başladım. bence devam edeceğim. yoga da kendimi geliştirdim. dil öğrenme konusunda hevesim yok. ama ingilizcemi bol kullandığım bir yıl oldu en azından.antalya maratonuna gidemedim. ama istanbul maratonunu atlamadım.iyi de bağış topladım ve babam ve baharla katıldım.</span></div>
<div style="font-weight: normal; text-align: justify;">
<span style="background-color: white; color: #333333; font-family: Trebuchet, "Trebuchet MS", Arial, sans-serif; font-size: 14.3px;"><br /></span></div>
<span style="background-color: white; color: #333333; font-family: Trebuchet, "Trebuchet MS", Arial, sans-serif; font-size: 14.3px; font-weight: normal;"><div style="text-align: justify;">
<i>sağlık kontrollerimde başarılıydım. </i></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
kalbimi ve jinekolojik muayenelerimi aksatmadım. geçen yıla göre bir artı aferin. dişle ilgili sıkıntım olmasa da kontrole gitsem iyi olurdu. seneye inşallah. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
</span><span style="background-color: white; color: #333333; font-family: Trebuchet, "Trebuchet MS", Arial, sans-serif; font-size: 14.3px; font-weight: normal;"><div style="text-align: justify;">
<i>kedileri de 2018 e yazsam mı? demişim. </i></div>
<div style="text-align: justify;">
ve evet bir kediyi evimde ağırladım, evinde ziyaret ettim. aferin kız. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
</span><span style="background-color: white; color: #333333; font-family: Trebuchet, "Trebuchet MS", Arial, sans-serif; font-size: 14.3px; font-weight: normal;"><div style="text-align: justify;">
<i>çocuk işinde ne durumdasın? yapacak mısın? çocuksuz musun? evlat mı edineceksin? netleş demişim.</i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><br /></i></div>
<div style="text-align: justify;">
bu konuda netleşemedim. ama kendimi akışa bırakmaya karar verdim. düşünmeyeceğim çok. ve simay bülbülle tanışacağım, seyrantepedeki mekanını ziyaret edeceğim. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
</span><span style="background-color: white; color: #333333; font-family: Trebuchet, "Trebuchet MS", Arial, sans-serif; font-size: 14.3px; font-weight: normal;"><div style="text-align: justify;">
<i>bu yıl bir konuyu iyice öğren istiyorum. ister kurtuluş savaşına çalış, istersen japon kültürüne yoğunlaş ama bilgilen mervecim. canımı sıkma demişim. </i></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
love and sex belgeselinde japonların aşk ve seks hayatına yüzeysel bir giriş yaptım, o sayılmaz değil mi? yok bu madde hiç olmamış. otur sıfır.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
</span><span style="background-color: white; color: #333333; font-family: Trebuchet, "Trebuchet MS", Arial, sans-serif; font-size: 14.3px; font-weight: normal;"><div style="text-align: justify;">
<i>instagramı çok azalttın aferin demişim. </i></div>
<div style="text-align: justify;">
bu yıl yine çok vardım oralarda. nasip.</div>
</span><span style="background-color: white; color: #333333; font-family: Trebuchet, "Trebuchet MS", Arial, sans-serif; font-size: 14.3px; font-weight: normal;"><div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>yardım işlerinde fena değildin ama düzenli bir fayda sağlamaya kafa yor. demişim.</i></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
ve yordum. düzenli iletişim içerisinde olacağım bir arkadaşım oldu ayrıca yine düzenli fayda konusunda süper ötesi bir sistem kurmuş birine en azından her ay destek oldum.</div>
<div style="text-align: justify;">
<i><br /></i></div>
</span><span style="background-color: white; color: #333333; font-family: Trebuchet, "Trebuchet MS", Arial, sans-serif; font-size: 14.3px; font-weight: normal;"><div style="text-align: justify;">
<i>daha çok müzik dinle. demişim.</i> </div>
<div style="text-align: justify;">
dinledim. çok dinledim. hatta bunları yazarken çok güzel bir şarkı çalıyor.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
</span><span style="background-color: white; color: #333333; font-family: Trebuchet, "Trebuchet MS", Arial, sans-serif; font-size: 14.3px; font-weight: normal;"><div style="text-align: justify;">
<i>maneviyatını güçlendir, bu konuda daha çok eylem bekliyorum senden. </i></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
hımm bu konuda ne yaptım bilemedim. neyse önümüze bakalım.</div>
</span><span style="background-color: white; color: #333333; font-family: Trebuchet, "Trebuchet MS", Arial, sans-serif; font-size: 14.3px;"><div style="font-weight: normal; text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Bu yıl neler istersin?</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
yüz yogası yapayım. </div>
<div style="text-align: justify;">
vitaminlerimi, omega 3 lerimi aksatmayayım.</div>
<div style="text-align: justify;">
daha az konuşan, daha çok dinleyen ve daha çok yürüyen biri olayım.</div>
<div style="text-align: justify;">
meditasyonda yol alayım.</div>
<div style="text-align: justify;">
spora devam, sağlıklı beslenmeye başla. ama insanları çok darlama bu konuda, kendin de dahil.</div>
<div style="text-align: justify;">
çok okudum bu sene, daha da çok okuyayım. good read uygulaması çok güzel.</div>
<div style="text-align: justify;">
dingin biri ol.</div>
<div style="text-align: justify;">
akışa bırak kendini, endişelerle anı kaçırma.</div>
<div style="text-align: justify;">
bol bol esne.</div>
<div style="text-align: justify;">
iyi biri ol. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="font-weight: normal; text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="font-weight: normal; text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="font-weight: normal; text-align: justify;">
özetle;</div>
</span><span style="background-color: white; color: #333333; font-family: Trebuchet, "Trebuchet MS", Arial, sans-serif; font-size: 14.3px; font-weight: normal;"><div style="text-align: justify;">
seni hala seviyorum merve. ama daha çok sevmek isterim.</div>
</span><span style="background-color: white; color: #333333; font-family: Trebuchet, "Trebuchet MS", Arial, sans-serif; font-size: 14.3px; font-weight: normal;"><div style="text-align: justify;">
seni bu yıl biraz daha tanıdım. seninle konuşmayı, kafanın içindeki şarkıyı hala seviyorum.</div>
</span><span style="background-color: white; color: #333333; font-family: Trebuchet, "Trebuchet MS", Arial, sans-serif; font-size: 14.3px; font-weight: normal;"><div style="text-align: justify;">
neşeni kaybetme.</div>
</span><span style="background-color: white; color: #333333; font-family: Trebuchet, "Trebuchet MS", Arial, sans-serif; font-size: 14.3px; font-weight: normal;"><div style="text-align: justify;">
kendi kafanı yaşa.</div>
</span><span style="background-color: white; color: #333333; font-family: Trebuchet, "Trebuchet MS", Arial, sans-serif; font-size: 14.3px; font-weight: normal;">sevdiklerin hep seninle huzurla sağlıkla yanında olsun.</span></h3>
<br style="background-color: white; color: #333333; font-family: Trebuchet, "Trebuchet MS", Arial, sans-serif; font-size: 14.3px;" />cometahttp://www.blogger.com/profile/17914402373570665194noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8400860108851487756.post-17169101567526645162018-11-16T11:10:00.001-08:002018-11-16T11:11:00.712-08:00ervah-ı ezeldennurcanın sarı pırasa saçları, burnunda çilleri var. yüzünde kocaman bir gülümseme. hep gülen bir yüzü var. sanki o gülümsemenin ardında üzüldüğü şeyler var. ama geçer be nurcan. geçmez mi?<br />
nurcanın tertemiz kalbi var. sen nereden biliyorsun? hissedersin. avukat nurcan, ama seramik yapar. buluşalım deriz buluşamayız. bir akşam acıklı şarkılar açmışız. hani fazla aşk acınız var mı dedirten cinsten. hani soğuk bir tepeye çıkıp, yere çömelip, üşüyerek, üşüdüğünün farkına varamayacak halde olmayı istemek. derken haber geldi. nurcan gitmiş. al sana acı. al sana göz yaşı.<br />
<br />
sonra bu çaldı;<br />
<br />
<span style="background-color: white; color: #202020; font-family: "roboto" , sans-serif , "helveticaneue" , "helvetica neue" , "helvetica" , "arial" , sans-serif; font-size: 15px;">Dünyayı sevenler veli değildir,canım değildir </span><br />
<span style="background-color: white; color: #202020; font-family: "roboto" , sans-serif , "helveticaneue" , "helvetica neue" , "helvetica" , "arial" , sans-serif; font-size: 15px;">canı terkedenler deli değildir </span><br />
<span style="background-color: white; color: #202020; font-family: "roboto" , sans-serif , "helveticaneue" , "helvetica neue" , "helvetica" , "arial" , sans-serif; font-size: 15px;">insanoğlu gamdan hali değildir </span><br />
<span style="background-color: white; color: #202020; font-family: "roboto" , sans-serif , "helveticaneue" , "helvetica neue" , "helvetica" , "arial" , sans-serif; font-size: 15px;">her birini bir efkara yazmışlar </span>cometahttp://www.blogger.com/profile/17914402373570665194noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8400860108851487756.post-34671162867133725012018-11-13T03:48:00.001-08:002018-11-13T05:06:25.455-08:00paralel evrenparalel bir evrende benimle olduğunu bilsen, ama bu dünyada ben seni tanımasam, hatırlamasam, peşime düşer miydin, beni arayıp bulur muydun dedi. o spordayken bunu düşünmüş, peşime düşermiş, ama korkmayayım diye bunu hemen bana söylemezmiş. fakat beni tanıdığı için, benim sevdiğim şeyler yaparmış. beni sushi yemeye götürür, kitapları, resimleri, müzikleri sevdiğimi bildiğinden o konularda sevdiklerimden bahsedermiş. ben de dermişim ki kürşad bey beni ne kadar iyi tanıyor:)<br />
<br />
yemeğe gittiğim, çok da tanımadığım adama bey diyorum diye epeyce güldüm.<br />
ama bu tatlı bir konuşmaydı.<br />
unutmak istemedim.<br />
<br />
<br />cometahttp://www.blogger.com/profile/17914402373570665194noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8400860108851487756.post-21727200918701917922018-10-30T23:27:00.000-07:002018-10-31T00:35:36.008-07:00öpsem öpsem elleriniAkşam muhabbet nereden bizi oraya getirdi bilemiyorum. Bryan Adams'a ne oldu geyiğine başladık. Bir kaç eski şarkı dinleyip, Ghir Enta'yı sonra da yoututube'da Soud Massi'nin canlı performansının olduğu bir video açtık. Son günlerde okuduğum bir kitapta, kaybettiğiniz sevdiklerinize, gün içinde anlar armağan edebilirsiniz minvalinden bir öneri vardı. Ben de şarkının başında çalan ud taksimini dedeme hediye ettim. Dinlerken ellerini düşündüm, ellerini öperken duyduğum sabunla karışık taze limon kokusunu, ellerinin o hafif pütürlü halini, rengini. Hediyem ulaşır mı, ulaşmaz mı diye düşünmeden, o melodiler beni onunla keyifle müzik dinlediğimiz anlara götürdü. <br />
<br />
Bu sabah metro merdivenlerinden çıkarken birden gitar sesi duydum. Hasret çalıyor. Dedem hediyemi almış, bana yeni bir hediye etmekte de hiç gecikmemiş bile.cometahttp://www.blogger.com/profile/17914402373570665194noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8400860108851487756.post-74343237805228045512018-09-07T05:33:00.000-07:002018-09-07T05:33:07.469-07:00eylülün istanbulueylülün istanbulunu çok severim.<br />
çünkü bir eylül burda güzel geçerse bütün eylüller sana onu anımsatır.<br />
eylülün istanbul'unda, kürşad işten erken çıkar, haribyede buluşuruz, dolmuşla beşiktaşa iner, ordan bembeyaz bir motora atlar, akşam güneşinde üsküdara geçeriz, hava ne soğuk, ne sıcak, manav tezgahlarını dolaşırken bana bir file alırız. içini kadıköyde doldururuz. çarşıdan yokuşu çıkar, beyaz fırının tezgahlarına, papağandaki kuruyemişlere bakarız. fazıl bey'den gelen kahve kokusunu içimize çeker, çiya da yemek yeriz.<br />
<br />cometahttp://www.blogger.com/profile/17914402373570665194noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8400860108851487756.post-50536275485272312612018-09-07T05:32:00.001-07:002018-09-07T05:32:02.951-07:00mandalina kokusumandalina kokusu beni mutlu ediyor. kafamda anılar canlanıyor.<br />
okuldayım. maltepe'de. büyük bir sınıfta küçücüğüm.<br />
hava kararmış. florasan ışıklar aydınlatıyor sınıfı. kaç yaşındayım?<br />
8 belki 9. ama 10 değil. çünkü baharla aynı okulda olduğum yıllarda olduğu gibi abla abla hissetmiyorum henüz.<br />
sınıf mandalina kokuyor.<br />
ben evimizi düşünüyorum.<br />
evimizde de hava karardı mı? annem ne yemek yaptı?<br />
<br />
mandalina kokusu huzur veriyor.<br />
evdeyiz bu sefer, hava soğuk mevsim kış. gülüyoruz. ertesi güne bir sınav, ödev yok. tv açık. turuncu battaniyenin altında uzanıyoruz. belki soğuk parmaklarımız baharla birbirine değiyor. annem mandalina getiriyor, babam soyuyor.<br />
<br />cometahttp://www.blogger.com/profile/17914402373570665194noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8400860108851487756.post-79804830201267189332018-09-06T05:50:00.006-07:002018-09-06T05:50:58.200-07:00haydar haydarışık almayan odanın ortasındaki beyaz duygusuz masada karşılıklı oturuyoruz.<br />
oturduğum yerden sokak görünüyor. masadaki bilgisayardan hafif bir klasik müzik geliyor.<br />
handel olabilir mi? olabilir. sarabande olabilir mi? neden olmasın? ikimiz de müzik dinlemekten keyif alıyor gibi yapıyoruz. Sizli bizli, hanımefendili, beyefendili yalandan konuşmalar. Keyif falan almıyoruz aslında, ben şuradan kendimi sokağa atsam, gözlüklerimi geçirip, yokuşu çıkarken, doya doya bir ağlasam diye geçiriyorum içimden. Karşımdaki ne düşünüyor acaba? Apartmanın sokağa çıkan merdivenlerinde el sıkışırken beni aşağı itmeyi mi?<br />
<br />
Uzun süredir kafesimin dışında kalan insanlardan uzağım. Kafesimde ise dertler benzer. Dövizin yükselişi, alınan kilolar, paranın yetmeyişi, İstanbul'un insanı bitirişi, konuyu en fazla "bu hayat nereye götürüyor bizi"ne kadar getirip, akşam yine dizlerimizi çekip uyuyoruz. Bizleri uykusuz bırakacak dertlerimiz yok çok şükür.<br />
<br />
Kafesimin dışına çıkmayı unutmuşum. Oysa erkenden beyazlamış saçlarımı, yüzümdeki o hüzünlü kırışıklıkları dışında geçirdiğim günlere borçluyum.<br />
<br />
Görüşmemiz bitiyor, sokağa çıkıyorum, kimse beni merdivenlerden aşağı atmadı, ben de ağlamadım.<br />
Taksi bulamıyorum. En sonunda içinde yolcu olan bir taksi, müşterisini az ileride indirip beni almayı teklif ediyor. Kabul ediyorum. Arap müşterileri Nusret'in önünde indiriyoruz.<br />
<br />
Taksici başlıyor anlatmaya, kızı özürlüymüş. ama ağır değil, hafif derecedeymiş, Mecidiyeköy'deki okula gitmesini istiyormuş, okul otel gibi tertemizmiş. Kızını bir görsem benden bile güzelmiş, alımlıymış, dışarıdan gören kimse onun özürlü olduğunu düşünmezmiş. Ama o kızının özrünü kabullenmiş bir babaymış. Bugün beni bıraktıktan sonra, geçen sene onu kabul etmeyen okula kızını tekrar teste götürecekmiş.Eşi bu duruma çok sevinmiş, baba olarak kızıyla ilgilenmesi hoşuna gitmiş. "Ne iyi bir babasınız" diyorum. "Benim gibi baba olmak da ne var, asıl eşim çok iyi bir Anne, o olmasa ben kızıma bakamazdım" diyor. "Olsun" diyorum, ne babalar var, bu durumda eşlerini terk edip giden.<br />
<br />
Taksiden iniyorum, kafesime doğru ilerlerken düşünüyorum, bir yerlere para göndermekle, hediyeler almakla olmaz. birbirimize karışmamız, birbirimizi dinlememiz, derdimizle dertlenmemiz, hal hatır sormamız gerek. ama nasıl?<br />
<br />
<br />
<br />
<br />cometahttp://www.blogger.com/profile/17914402373570665194noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8400860108851487756.post-72938177138175734592018-08-27T06:30:00.001-07:002018-08-27T06:31:03.585-07:00these streets will never look the same<br />
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
Strazburg caddesi başında araçtan
iniyorum. Her zaman yaptığım gibi düz devam etmeyip, bu sefer sağa
kıvrılıyorum. Ankara sıcak. Topuklu ayakkabılarımla hızlı hızlı yürüyorum. 13
yıllık ciddi bir avukatım ben. O kadar topuk olacak. Sokağın sonuna doğru bir
iş hanına giriyorum. 3. Kata kadar yürüyerek çıkıyorum. İçeri girip görüşeceğim
kişilerle tanışıyorum. Karşımdaki kadın “ne kadar da genç bir
meslektaşımızsınız, çok mutlu oluyorum böyle gençleri görünce” diyor. Çok da genç
sayılmam aslında. Sonrasında benden 3 yaş küçük olduğunu öğreniyorum. Bizi
yaşlı gösteren yüzümüzdeki çizgiler değil, tavrımız olabilir mi?<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
İşim bitince tekrar sıcak
sokaktayım. Sıhhiye’ye doğru yürüyorum. Köprü altındaki çarşıya giriyorum.
Soldaki telefoncu kapatmış, sağda bıçak satan dükkan yerinde. Burada bıçak
satılır, gece yarısı biri diğerini, bu dükkandan aldığı ile bıçaklar köprü
altında. Bunu düşününce sabah İstanbul’dan yola çıkmadan, Ayazağa’dan yokuşu
çıkan, açık camdan eve dolan, sabah ezanıyla bıçak gibi kesilen kadın erkek
çocuk çığlıklarını hatırlıyorum. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
Çarşıdan çıkıp, soldaki
merdivenlerden köprü üstüne çıkıyorum. Merdivenlerde sadece fişler, izmaritler
yok. Bayan Açelya’nın numarası da var. Bayan Destina’nın <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>kartını görünce değişikliği fark ediyorum.
Kartlar da “Bayan” ların fotoğrafı yok, meşhur kartlar da zamanla
muhafazakarlaşmış olabilir mi?<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
Köprü üstünden Abdi İpekçi
parkına bakıyorum.<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>8 yıl süreyle her
sabah selamlaştığım ağaç orada. <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>O
zamanlarda aklımdan geçenleri hatırlıyorum. Ben hep bu yoldan mı yürüyeceğim
ağaç? Ben bir gün buralardan yürümezsem beni hatırlayacak mısın?<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
O parkta tanıştığım açlık
orucundaki öğretmenler, kot kumlama işçisi Ahmet ağabeyi anımsıyorum. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
Parkın ortasında Metin
Yurdanur’un gökyüzüne açılmış elleri. İçimin dolu dolu olduğu, gözyaşlarımın
donup kaldığı bir iş günü, o ellere çıkıp, 3 gün orda yatıp, grev yapmak
istemiştim de, kısmet olmamıştı.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
Köprüden inip, Dış Kapı otobüsüne
atlıyorum. Çünkü eskiden, Cumaları öğle tatillerinde dükkana gelirdim. Sağımda
Dil Tarih. Bazı öğlenler dışarıda yiyeceğim deyip, yemek yemeden oturduğum
banka bakıyorum. Kocaman bahçede hala sere serpe yatan biri yok. Minik bankım
da dolu.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
Sonrası Olgunlaşma Enstitüsü,
Ankara Radyosu, Resim Heykel Müzesi.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
İller Bankası’nın artık olmadığı
yere gelince, kafamı camdan içeri çeviriyorum.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
Ulus’ta iniyorum.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
Dükkandan gelen helva kokusu.
Bugün dedem gideli 11 yıl olmuş.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
Yürüdüğüm yollara soruyorum,
Dedem de geçti buralardan. Onu hatırlıyor musunuz?<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<br /></div>
<br />cometahttp://www.blogger.com/profile/17914402373570665194noreply@blogger.com2