31 Ağustos 2009 Pazartesi

basterds..

Hafta sonuna dair yapmış olduğum nadir aktivite:
Sinema-Soysuzlar Çetesi.

Hepimiz bu filmi izlemek istiyorduk. Lakin Pınar banka arkadaşlarıyla bizden önce davranmıştı. Aslında benim için fark etmezdi , son durak denilen geyik korku filmine de gidilebilirdi, maksat birlikte olmaktı, ancak Kürşad başka filme gitmem dedi, işte o anda hepimiz “biz de bu filmi izlemek istiyoruzzz pınar” diyen canavarlara dönüşünce, Pınar kandırıldı, soysuzlar çetesine gidildi.

Filmin açılış planında ortaya çıkan çiftliğin üzerindeki gökyüzünde ''bir zamanlar...nazi işgalindeki fransa'' yazısı belirdiği andan itibaren ben sürekli Pınar’a dönerek” şimdi kötü bir şey mi olacak, ölecek mi, kaçacak mı” demeye başladım. Gerildiğim her sahnede de bunu yaptım. Cumartesi gecesi bu kadar şiddeti kaldıracak durumda değildim sanırım. Yer yer gözlerimi sımsıkı kaparken, vıcık vıcık kesme biçme seslerine de kayıtsız kalamadım.

Netice de film Tarantinonun da beyan ettiği üzere kesinlikle bir “Yahudi fantezisi”. Filmin sonlarına doğru Nazilerin, sinemada, o beklenen son gerçekleşmeden önceki “keyifli, bol kahkahalı” halleri bugün filmi izleyen Yahudilerin sinema salonu halleriyle aynıdır sanırım.

Derken filmden çıkıp da arabayla eve doğru giderken, önümüze kocaman bir kamyonun çıkarak, sağa dönüşümüzü engellediği esnada Pınar’a “dur o geçsin, gelenleri göremeyiz” dedim. Ancak trafikte beni sallamayan pınar tabii ki anında kamyonu sağdaladı. Geçişimiz esnasında kafamı kaldırıp baktığımda ise kamyonun içinde kimse yoktu ve tam da o anda elini kolunu sallayarak, korkunç görünümlü insan kılığına girmiş bir yaratık üstümüze doğru geliyordu kiiii, biz dönmeyi başardık ve kurtulduk. Bir nevi Death Proof filmine de atıfta bulunan bu sahneyi de yaşadıktan sonra sağ salim evimize vardık. Pınar iyi ki beni dinlememiş.

Film müzikleri gerçekten güzeldi.Filme gidin gitmeyin, artık kendiniz bilirsiniz, keyfim yok bilemem ben. Esen kalın.

Dip Not:
Filmdeki Guess Who oyununu çok sevdim, boş zamanlarımızda oynayalım.

Bir de şu arkadaş da hangi ünlüyü tutsak bildi:) Bir bakın. (Hidayet Türkoğlu, George Saros ve Mateja Kezman’ı bilememiş, Utku öyle diyor, ben Brad Pitt’i tutmuştum:))), hangi ünlüleri bilemeyeceğini bulmak daha zevkli olabilir:)))
Herkesin yere göğe koyamadığı B.P'in film için geliştirdiği konuşma şeklini, aksanı ya da herneyse onu pek zorlama buldum.

25 Ağustos 2009 Salı

Bülent Abla.









Bülent Ersoy benim için öyle bir ilham kaynağıdır ki;

















Onu Tv'de görür görmez içeri koşar ve elbisesinin aynısından yaparım. (didemin bekarlığa vedası için alınmış, kullanılmamış tüllerle)


İlk cümlemi "ben o kadar boş bir insanım ki" olarak da okuyabilirsiniz.

Yüzümü kapamamın sebebi ileride "o ben değilim" diyebilmek içindir.

Yüzümün bu denli başarsızı bir kamuflajı olmasının sebebi pcmde hiçbir program olmamasıdır.

Bazen canım ne kadar sıkılıyor değil mi?

Selocana açık mektup..

Bugün 444 0 532 no'lu telefondan nam-ı diğer Turkcell tarafından bir kaç kere aranıp, meşgule verdikten sonra dedimki "belki işime yarar birşey söylerler, açayım".

Telefonun diğer ucundaki pek yardımcı bayan benden birkaç bilgi alıp, telefonumu ne için kullandığımı sağlıklı bir şekilde analiz etmek üzere önce derin bir sessizliğe büründü. Daha sonra faturamın önemli bir bölümünü mesaj ücretlerinin oluşturduğunubeyan etti. Ayda maksimum kaç mesaj çektiğimi sorduğumda, en çok temmuz ayında toplam 51 adet mesaj çektiğimi öğrendim.( ne de olsa doğumgünümdü)

Derken Bayan X, madem bu kadar mesajlaşıyorsunuz edalarıyla, mesajlaşma konusunda bana bir paket önererek, ayda 23,50.-TL'ye her yöne 1000 mesaj atabileceğimi söyleyince, 50 adet mesaj tutarımı sorma gereği hissettim. Meblağ 11,65.-TL imiş.

Sonrasında ise açtım ağzımı yumdum gözümü. Oraları boşverin.

Diyeceğim odur ki;

Sevgili Turkcell,

Bugüne kadar maksimum 50 mesajı ( o da doğum gününde) atmış müşteriye, faturası çok gelmiş çocuğunu azarlayan baba gibi davranmamalısın. Kaldı ki, onun maksimum mesaj bedeli üstünde bir paketi ona önererek kandırmaya çalışmamalısın. "Demek ki ben mesaja değil konuşmaya daha çok para ödüyorum o konuda bi öneriniz var mı" diyen müşteriye; "bu sadece mesaj paketleri ile ilgili bir arama" dememelisin. Bana bunlarla gelme.

Son olarak aveayla çok konuşuyorum diye beni böylesine acımasız bir şekilde cezalandırmamalısın. Ben senin kaç yıllık müşterinim, bir aradaysak genelde üşendiğimden, bazen de şu numaramı bırakıp gidemediğimdendir, gerekirse onu da yaparım.Senden tek isteğim ayda 30.-TL gelen bir faturam olsun artık. Bunu yapabileceksen ara beni.

Hoşçakal.

24 Ağustos 2009 Pazartesi

Sakine.

Uzun süredir 12'lere kadar uyumamıştım, uykumu bol bol aldım bu haftasonu.Pasta Dünyası'na yapılan ufak geziyi saymazsak neredeyse evden dışarı hiç çıkmadım. Öğlene kadar uyuduktan sonra, akşama kadar yemek pişirdik. Baharla mutfakta didişip durduk. Gece gezmeleri neticesinde geç yatmalar, arkadaşlarında kalmalar derken baya yorulmuşum aslında. Ev hayatını da epeyce özlemişim. Keyifliydi.
Bir de hazır eve olunca televizyon seyrettik ki, bu yerimizden kalkmadan yapmakta zorlandığımız bir eylemdir. İki diziyi tuttum gerçekten; biri" es-es" diğeri de "ey aşk nerdesin". İzlenebilirler:)
Ha bir de pasta dünyası demişken, burayı kesinlikle öneriyorum. Bu işlere meraklıysanız, aradığınız herşeyi bulabileceğiniz bir yer.Fiyatları da oldukça makul.Batıkent istikametine doğru giderken aselsanı geçtikten sonra yolun karşı tarafına geçtiğinizde görebilirsiniz, doğulu holdingin hemen yanında.
Bundan sonra her ay oraya gidip, ufak tefek malzemelerle mutfağı şenlendirmek lazım. Hem toptan alışveriş kadar canımızı yakmaz diye düşünüyorum.
Ganaj çikolatamızı ve şeker hamurunu deneyecek gücü henüz kendimizde bulamasak da çok yakında harikalar yaratırız, biliyoruM:)
Hepinizi öpüyorUM:) Haftanız güzel geçsin.

20 Ağustos 2009 Perşembe

Benim Adım Merve.

ben küçükken..
annemler istanbuldayken,
ankara gürültüler içinde kaybolmamışken,
balkona çıkınca uzaktan gelen tren düdüğü duyulabiliyorken,
ben onu vapurun sesi sanardım.
sesin geldiği yeri de istanbul.
ben küçükken,
uzağım bile ufacıkken,
göremediğim mesafeleri uzaklar zannerderken
hayat daha güzelmiş.

P kalp J Vol 2.

Penelope hamile mi?
Ya da kilo alarak bana moral mi vermeye çalışıyor.
"Bak ben de şişmanladım, üzülme" der gibi.

Bunlar çok yakışıyorlar birbirlerine:)


Bize yine esmer günler var...

19 Ağustos 2009 Çarşamba

18 Ağustos 2009 Salı

Casper

Romantik filmlerin sonunda,
"the enddd ,the beginninggg" diye diye sarılabildiğim biri var evde.
biraz benden kaçsa da, iyi ki var.
o olmasa kim benimle hayalet bezeler yapar?

17 Ağustos 2009 Pazartesi

B&M Cake

Bizi mutfakta görmeniz gerek.
Bahar yılların ustası gibi hareket eder.
Kendinden emin ve telaşsızdır.

Bense herşeye aşırı heyecanlı yaklaşırım.
Baharın yanında çırağımdır.

İkimizin mutfakta olmasının en güzel yanı ben karamsarsam o pozitif olur.
Ya da o karamsarsa ben olumlu:)

Ani gülme krizlerine gireriz. Yerlere düşeriz.




Kremşantiden, pasta kremasına, çikolatasına kadar herşeyin tadına bakar, tuhaf bir yüz ifadesiyle test ederiz.

En sonunda mutlaka el sıkışır ve sarılırız.

Bazı zamanlar ben erken sevinir ve erken sarılmak isterim.

En çok senin aklına geldi, benim aklıma geldi kavgasını yaparız:)

Bunu da biz yaptık. Usta ve çırak olarak.

16 Ağustos 2009 Pazar

Hasret.

Gittiğinden beri o kadar çok şey oldu ki aslında.
Doğum günleri, mezuniyetler, girilen işler, üzenler, mutlu edenler..
Defalarca sana benim için dua et, bugün neler oldu diyecek gibi oldum.
Kelimeler boğazımda düğümlendi.
Güzel yemekler yedim, seninle paylaşmak istedim.

Aslında senin gidişinden beri tek bir şey oldu, ben “özlemek” kelimesinin gerçek anlamını öğrendim.

O yeşile bakan balkona her çıktığımda, her Tanju Okan çaldığında, haribo şeker yerken bile, en çok da uzun yollarda ve daha bir sürü şeyde bir yandan olmadığını bir yandan da varlığını hissetmek çok ilginç.

Baharla her zaman söylediğimiz gibi ;senede bir kerede olsa, 1 dakika bile olsa, seninle telefonla da olsa konuşmak istiyorum, sarılmak olmasa da…

Gözlerini, ellerini, kokunu düşünürken buluyorum kendimi.
En çok da sesini unutmaktan korkuyorum.
Kelimeleri söyletebiliyorum kafamda sana, ama sesinle cümleler kurduramıyorum.
Seni çok özledim.
Bu cümle seninle anlamını buldu benim için.
Mekanın cennet olsun.

Senin için. (Dinlerken sesini biraz daha açın, dedem içiN.)

14 Ağustos 2009 Cuma

Hoşgeldin Bebek:)

Kocaman bir adamdır o ve bazen de küçücük bir çocuk.
Yemyeşil gözlerini karartır kimi zaman, bulutlar geçer yüzünden.Kocaman bir adamın endişelerini, sorumluluğunu, hüzünlerini taşır omuzlarında ve kalbinde.

Kimi zaman da hep tutturduğunu isteyen, istediği şeyi bir çocuk kadar çok isteyen,sevdiği bir şeyi bir çocuk kadar çok sevebilen bir ufaklık oluverir.

Komik, inatçı, patates, huysuz, hatasını anladığı anlarda dudaklarını dışa doğru büzüp, kaşlarının altından mahsun mahsus bakan, yaramaz, akıllı, düşünceli, öfkeli, şarkı sözlerini sürekli olarak uyduran, uykucu, moda tutkunu,hırslı,planlı, ayakkabı düşkünü, sorumluluk sahibi, yazar ve çizer, çalışkan, mızıkçı, fit, muhalefet, şarkıcı Kürşad. İyi ki doğdun, iyi ki varsın SEN:)
Foto/card by BAHRİ.

13 Ağustos 2009 Perşembe

Solaklar Günü:)

Eskiden Karum'un arka koridorlarında sanki adı Sol Elim olan bir dükkan vardı. Adı konusunda emin olamasam da bu dükkanda solaklar için her türlü araç gereç satılırdı:)
İlk kez kapısından girip de hevesle çeşitli bardakları, cezveleri ama özellikle de makasları elime aldığımda "ayyy ne hissettiğini şimdi anladııım, makası tutmak sana da bu kadar zor muuu geliyorr" diye Neyroşun yüzüne şakıdığımı daha dün gibi hatırlarıM:) (hatta iki uğur böceğini bir kilime işleme gibi bir ödevimiz vardı resim dersinde, neyir de bunu beni üstüme yıkmıştı ama "demek ki ona zor geldi, makastı iplikti",diyerek o dükkanla tanıştığım gün ödev konusunda onu bir anda affetmiştiM:)
Yanyana oturduğumuz 4 sene boyunca da ben sıranın solunda o ise sağında oturdu ve kollarımız hep çarpıştı yazı yazarken:) Aslında o solda ben sağda otursam iş çözülmüş olacaktı ama biz çarpışmayı seviyorduk heralde:)
Solaklar günün kutlu olsun preciuos pasham:)

Greek God

Facebook denilen illetin şöyle de bir özelliği var ki, higlights kısmı ile bir arkadaşınızı bir albümde taglendiğinden haberdar olurken, bir anda tanımadığınız bir insanın albümüne de erişebiliyorsunuz eğer herhangi bir engel konulmamışsa. Bakmıyorum demeyeceğim, bakıyorum zaman zaman, hatta bir anda kendimi yolda görsem selam vermeyeceğim, adını bile bilmediğim insanların düğün, tatil fotolarına bakarken buluyorum:)))

Yanda ki foto da bir arkadaşımın taglenmesi neticesinde göz attığım bir albümde çıktı karşıma. Kullanmak için izin de almadım ve ayıp da ettim ama bu fotoyu paylaşmak bir kamu hizmetidir.

Başlığımın isim babası da fotoya verilen isimdir. Çok güldüm. Çekenin ellerine sağlIK:)

Tavuk Salatası.(Püfleriyle)

Neyir: mervee hani tavuklu salata yapıyosun ya
ruffleslı nasıldı one vardı içinde unuttum da sevmiştm ama cicoza yapiyim

ben: şimdi tavukları
düdüklüde haşla çabuk olur
sora haşlarken içine maydoz at
saplı saplı

Neyir: ok

ben: kötü bi koku olmuo o zaman
karabiber de at.

Neyir: ahahaha
Ok

ben: sora icebergleri yıka ve en önemlisi onlar kurumadan asla ve de aslaaa
tavukla ve mayonezle karıştırma yoksa beyaz uyuz bir sıvı oluo

Neyir: hmmm ok

ben: sora kuruyunca iceberklerin
tavukla ve
kafana göre bir ya da iki kaşık
mayonezle
karıştır
ben çok koymuorum
tavukların göüsü tabi bu arada.

Neyir: tabi tabi

ben: ruffleslarıda yemeden önce koy ki diri kalsınlar.dediim gibi rufflesları
yemeden önce koy ki diri diri olsunlaryoksa onalrda yavşayıp yumuşak bişi oluoki
adamı ruffles dan souturlar.


Neyir:evet evet.

Afiyet olsun.

12 Ağustos 2009 Çarşamba

Orkide

Bazen daha uzun hayaller kurabilmek için eve gidişin en zor, en uzun süren şeklini tercih edip, otobüse biniyorum.
Hayallerime genelde cubalıların sesi, salsalar, fadolar eşlik ederken ben genelde ipin ucunu kaçırıyorum. Öyle ki dün otobüsten indiğim anda, Vedat Milor'un programı vesilesiyle benimle yaptığı çekim esnasında ne giyeceğimi düşünürken bir yandan da "saçlarım Amy Winehouse gibi, en iyisi programa toplayıp çıkayım" deme noktasına gelmiştim.
***
Yandaki foto Bahri tarafından çekildi, yandaki orkide bana onun tarafından alınan en güzel doğum günü hediyesiydi. Bu da yetmedi ve benim tatlı bayim ona telefon açıp "merve'ye ne alalım"diye soran herkese çarşıda, orada burada ne beğendiysem söylemiş, her hediyeyi açarken, çığlıklar atan bir merveydim ben. Yine de kalpli ,kardanadamlı kek kalıplarımı ve iki harika yemek kitabımı da ara ara gidip satıldıkları yerde severek, beyin gücümle elde ettiğimi de biliyorum.(Kardanadamlı kek kalıbını görüp "aaa pandaaa kek kalıbı" derken ne düşünüyordum bilmiyorum ama hediyeyi alan stajyerlerimizin yüzündeki ifade görülmeye değerdi)
Yazın doğmak güzelmiş, fikrimi değiştirdim. Her bikinime uyan bir plaj havlusu, çiçekli parmak arası terlik, hele de tatile gitmeden bir kaç gün önce alınmışsa, yazın doğduğuma ben sevinmeyeyim de kim sevinsiN?

***
Fotodaki orkide geldiği gün tek sıra bir çiçek iken şu an kocaman kocaman açtı. iki dalından iki büyük çiçek daha aramıza katılmak üzere harekete geçmiş durumda.
Bu güzel şeyin bakımı hakkında bildiklerim ise;
Direk güneş ışığına maruz kalmadan bol ışıklı bir ortamda dursun.
Akşamları değil, sabahları sulansın.
Suyunuz musluk suyu değil, içme suyu olsun.
Onu çok sevin, her akşam yanına gidip her bir çiçeğine ne kadar güzel olduğunu söyleyin!
Şu an 22 gündür çiçekli, mutlu ve mesut. Peki çiçekler solunca ne olacak bilen var mı? Kuruduğunda alıp çöpe mi atmalı, yoksa yeniden açar mı?Her ay bana orkide göndermek isteyen biri orda mıııı?

11 Ağustos 2009 Salı

biniki




küçükken evde perdeleri kafama geçirerek yaptığım duvaklara benzer, bu modeli hiç tutmadım.
dev b. hanım olmuş devasa.



Ayrıca gelinliğini de hiç beğenmedim. Etek ucundaki o garip ek, belinin tuhaf yüksekliği... Oysa yukarıdan tek omuzla başlamışken, nasıl da güzel devam edebilirdi. Ayrıca H. beyin yanında bile böyle kocaman kalmak?? Niyeyse T. Bey sanki akrabam da ben bu B. kız onu bırakmış, ayrıca ex gelinde diğer bir akrabam da ona da ayıp edilmiş haleti ruhiyesi içindeyim. Allah bana akıl fikir versin. Ayrıca nedense H. beye bozulmayan bünyem B. Hanım'ı bir kaşık suda boğmak istemekte. Töbe töbe. Çok boş bir insanım:)







Ayrıca ex gelinin gelinliği de belki çok güzel sayılmaz ama, o daha güzel olmuş işte.
oh canıma deysin.

Ben akıl hastasıyım.

Ayrıca gelinlik konusunda otoriteyim.

Bana danışmadan almayıN:)

10 Ağustos 2009 Pazartesi

Tepedeki Çimenlik..

Tatile gitmemenizi öneriyorum.
Zira bu şekilde tatil dönüşü sevgilisinden ayrılmış deli misali, saplantılı bir biçimde yaşadığınız her anı hayal eden, o depresif ruh haline girmemiş olursunuz.
Diyelim ki beni dinlemediniz tatile gittiniz.
O halde mp3 ünüzdeki şarkıları tatilden döner dönmez değiştirin.
Yoksa benim gibi ah bu şarkıyı iskeleden ayaklarımı sallandırırken, ah bu şarkıyı dalgalar ayağımı okşadığı esnada pudra misali kumlarda yürürken dinlemiştim diye diye diyeee kendinizi yer bitirirsiniz. Yazık olur.
Ya da tatile mi gittiniz?
Madem öyle bayana kadar dönmeyin. Gerekirse yıllık izinlerinizi biriktirin biriktirin.
Teniniz kayış gibi oluncaya kadar geri gelmeyin.
Bu dönüşümle birlikte yaşadığım 2. pazartesi olmasına rağmen..
Alışamadım . üzgünüm.

m*

keşke bu şarkıyı ne kadar sevdiğimi bilseydiniz.

5 Ağustos 2009 Çarşamba

Sadece Sevdim.







by Bahar.