18 Kasım 2011 Cuma

kafiye olsun diye değil.

günler günlerin ardında.çok da bir şey yapmıyorum. mesela yarın ankara'da mfö var gitmiyorum. bahar geldi. gitti. bayram bitti.sunumlarım bitti.şimdi gireceğim 3 sınav kaldı. ikisi epeyce önemli. onların bitişini bekliyorum.

her şeyi ondan sonraya bıraktım.27 kasımdan sonraya.saçlarımı kestireceğim.yediklerime biraz dikkat edeceğim.spor yapacağım.aa alışveriş yapacağım( alışveriş orucum bitti ve ben hiç bir şeye saldırmadım başlıklı bir yazı yazacağım)böyle basit hayallerim var.sinemaya gitmek/kitap okumak/ arkadaşlarımla zaman geçirmek gibi.uğraşıyorum işte. foto merve odası.çekmeceye çorap sıkışmış, biraz da dağınık,bir de fotoğrafçının siyah beyazını basıp, beni fotoşopla baştan yarattığı o fotoğraf sabah neşem, neyse siz yabancı değilsiniz.

3 Kasım 2011 Perşembe

daraldım.

bu ne bilmiyorum. ama iyi bir şey değil bu. mesela biraz kalender bir müvekkil, duruşmaya gelirken tıraş olup, kendince en düzgün kıyafetini giydiğinde, ceketinin önünü iliklediğinde niye duygulanır ki insan?


ya da dünyanın en korkunç kazası kardeşinin başına gelmiş bir kadın, yaşadıklarını hiç abartmadan, tüm sadeliğiyle, ama çıplaklığıyla anlatırken ve arada gülümseyebilirken, en ufak bir abartısı yokken ve içtenken, niye ona sarılıp ağlamak ister?


adliye öyle bir yer ki bazen de hiç tanımadığım bir insanın gözündeki acıdan gözlerimi kaçırıveriyorum.


orada oyun oynayanlar sadece çocuklar ama ben bazen hepimizin orada oynadığına inanmak istiyorum.orada olanların gerçek olmadığına.


o bina var ya , zaman zaman göründüğünden de siyah.

favori çiftim.



penelope&javier.