18 Haziran 2010 Cuma

hoşgeldin.

tanışıklığımız üniversite sınavına hazırlık dönemine denk gelmişti. hepimiz oldukça tuhaftık. belki de bu yüzden, en tuhaf hallerimizi en başta gördüğümüzden, hayatımızın geri kalan evresinde birbirimizi hiç ayıplayamadık, şaşırtamadık, yadırgamadık. çünkü uzaylılar gibi takıldığımız bir dönemde, kelimelerle anlatması zor bir bağ geliştirdik aramızda, orası kesin.
11 yıl az bir zaman gibi, ama biraz da çok gibi. bazen hiç geçmemiş gibi, bazen hiç yaşanmamış gibi.garip işte.
hayatımın beni en çok üzen ve canımın çok yandığı bir dönemde o "gerçekten" yanımdaydı.ikimizin de kahramanları göçüp gittiğinde bu dünyadan, ne hissettiğimi anlaması güzeldi, ne hissettiğini anlayabilmekte.
biz birlikte denize ayaklarımızı uzattık, neredeyse tanıştığımızdan beri her yaz, dünyayı bir kurtardık, bir batırdık. sonra bir gün yine deniz kenarında , can suya atlamışken ve mp3'ünün cebinde olduğunu unutmuşken, utku buna gülerken ve güneş batarken, bir şarkı çalsın, senin olsun dedim, ama gerçek olsun.
bu çıktı ona. ve gerçek oldu şarkı sonra.meğersem altuğ'dan gelmiş bu şarkı.
çok mutlu olsun.çok mutlu olsunlar...
yarın siz bu satırları okurken ben düğünde göbek atıyor olacağım.
bir iclal abla yazısını böyle de şebek bitiririm.benden korkun

Hiç yorum yok: