14 Kasım 2008 Cuma

Gülsen Hanım

Güzel ve gülümseyen yüzünü hatırlıyorum.
Sanki ona "Gülsen" demişler o da hep gülmüş gibi.
Her şeyi unuttuğu bir hastalığın pençesine takılmış olsa da, bizi unutmadığını,
Konuşmasa da dizlerine koyduğumda başımı, bana güzel güzel baktığını,
Dedemi ne çok sevdiğini, o eve geldiğinde koşarak kapıya gidişlerini,
Dedem, evlenmeden önce karşılaştıkları günleri anlattığında, her seferinde gülmekten nasıl katıldığını,
Mevlana böreğini, başörtüsünü, kokusunu, güllü altın küpelerini, sesini, ilk okul öğretmeniyle olan macerasını,bizi ne çok sevdiğini,
Çok iyi hatırlıyorum.

Bir de dokuz sene önce bugün gittiğini,onu son kez gördüğümde yüzündeki o huzurlu ifadeyi sonra onu orda bırakıyormuş gibi kendimi nasıl çaresiz hissettiğimi hatırlıyorum.

Dedemi orda karşıladığını ve keyfinizin yerinde olduğunu, her üzüntümüzde, başımız her sıkıştığında ve mutluğumuzda, sevincimizde ruhunuzun, dualarınızın bizimle olduğunu biliyorum. Özlüyorum.

Hiç yorum yok: