14 Ocak 2010 Perşembe

Sleep.

Ocak baya hızlı başlamadı mı sizce?
Önce içimde büyük bir coşku varken, bu haftayla birlikte kendini dinlendirmeye/dinlemeye bıraktı bünyem.Kitaplar, filmler, notlar…

Ev hayatı. Bunda biraz geçen ay kendimi Noel Merve sanmamın da etkisi büyük. Ev de sosyalleşiyorum dolayısıyla.

Bir de uyuyorum. Haddinden fazla. Takriben 12 saat. Sonra aniden uyanıp 10 dakika içinde hazırlanıp çıkıyorum evden. Böyle uykularım bölünmeden, dertlenmeden kederlenmeden uyumayalı epey zaman olmuş.Sanırım Aralık ayı stresi sona erdiğinden olsa gerek.Yani tamamen “iş” kaynaklıymış uykusuzluklarım.

Bu arada sıfır makyaj dolaştığımı söylememe gerek var mı? Yine de beni tanıyan herkes, belki de çok makyaj yapmadığımdan tanımakta zorluk çekmese de , sadece ultra süslü olduğum bir gün beni gördüyseniz ve benimle çok zaman geçirenlerden değilseniz tanımamanız da ihtimal dahilinde.

Yüzümü dinlendiriyorum işte, var mı itirazı olan?
Saçlarım da dinleniyor bu arada, genel de doğal hali; kaptan mağara adamı versiyonu ile merhum cem karaca tarzı arasında gidip gelmekte. Yağmurlar neticesinde Tina Turner da olmuyorum değil. Ya da sadece öyle başımın tepesinde toplanmış bir halde. Sımsıkı. Ama bir balerin zarafeti taşımadığını da belirtmek gerek.

Şubata kadar uyuyabilirim belki.
Esen kalın:)

Barcelona’dayım rüyamda. “Sokakları nasıl unutmamışım” diyorum, seviniyorum. Yürüye yürüye Barcelona’dan Figueres’a geliyorum. Dali’nin evine. Bir sürü fotoğrafını görüyorum, genç , yaşlı. Uyanıyorum sonra.Güzel rüya.

Hiç yorum yok: