Peki neler yaptık? Neyir İstanbul'dan t-shirt işimizi organize etti ve Didem'e üzerinde "bride", bizlere de "bridesmaid"yazan t-shirtler bastırdı. Bu arada biz de Yudumla eskinin toys r us ı bugünün toyikisinden minik duvaklar ararken, prenses taçları bulduk ve onları aldık. Bu alış esnasında ben o kadar kendimden geçmiştim ki, "işte bu en güzeliiiii bunlardan daha çok bulmalıyız"derken bir kız babası yanıma yaklaşıp "pardon en güzeli hangisiydi"demesinmi. Kendimden nasıl emin nidalar atıyorsam artık siz düşünün...
Akabinde gelinimize claires'ten en havalı tacıda bulduk.Bu tacı her evlenenin bekarlığa veda gecesinde geline devretmesine karar verdik:P Bunları bir duvağa çevirsek mi çevirmesek mi konusunda ise kararsız kaldık.Bu araştırmalarımızı ertesi güne attık. Bir sonraki gün ise erdoğan düğmeden metrelerce tül aldık. Önce ufak bir hatayla pembe alıp, sonrasında beyaza çevirdik. Dideme ise yine kendimizce en havalı bulduğumuz tülü seçtik. Sonra bu tülleri duvaklara nasıl monte ederizi sormak için amerikan pasajı içinde konuçlanmış terzilerden fikir almaya gittik. Gelinlik diken bir terzi ise bizi "çocuklar kaç yaşında"sorusuyla dumur edip, hiç de fikir vermeyince bu işi kendimizce halletmeye karar verdik. Bu alışverişten sonra işyerindeki her arkadaşım da ayrı bir model dizayn ederek, türk kadınının tasarım gücünü ortaya koyduktan sonra akşam bu işi usta terzi halama emanet ettim. Beraberimde götürdüğüm Bahar ve babaannemin de desteği ile duvaklarımız bir düğünde gelinin takmak isteyeceği kadar güzel oldu. Tüm bu işlemler esnasında babaannem en çok didemin tülünü beğendi ve neden bize de onunkinden almadık diye çok üzüldü. Bizimkileri de onunki kadar uzun yapmak istedi ama sonunda kabullendi.Bense kesinlikle dikiş dikemeyen bir insan olarak Bahar,babaannem ve halam beni yeteneksiz olmadığım konusunda teselli etmeye çalışırken, sadece çöpleri toplayıp, aşk-ı memnu'yu seyrettim.
Cumartesi gecesi ise mey'hane'de kelimenin tam anlamıyla dağıttık. Sandalyelerimizin üstünde üzerimizde nedimeler yazan tshirtlerimiz, didemse Mrs. Kılıç olarak, boğazımız patlayana kadar bağıra bağıra şarkılar söyledik, çinliler gibi fotoğraf çekildik.Yan masadaki bir grup doğum günü kutlayan ve hepsi ikiz annesi olan teyzelerin duvaklarımızla fotoğraf çekilmesine izin verdik, hatta doğum günü olana duvağımızı hediye ettik. Gecenin farklı zamanlarında "gelin sen misin, sakın evlenme" , "vah vah geçmiş olsun" diyenlere de aldırmadık:)
Sonuç itibariyle ben bu organizasyon işlerini de sevdiğimi anladım. Evlenirseniz yanınızdayım, korkmayın:P Süper de bir ekibiz haberiniz olsun. Ve bu hafta Didem evleniyordan başka birşeyden bahsetmemi kimse beklemesin. Ki işyerinde bile son bir kaç haftadır başka bir şey konuşmuyorum. Elbisem, ayakkabım, çantam ve takılarım da hazır. Bir çorabım yok. Onu da giyip giymeme konusunda kararsızım. Cuma günü kına gecesinden sonra gelin bizde kalabilir. Heyecanlıyımm..
Foto: Şu an sadece metrelerce tülü ve Didem'in tacını koyabiliyorum, bir de Didem'in tshirtünü. Yüzlerimizin ifşa olmadığı, duvaklı bir model de bulur bulmaz eklerim.Öperim.
3 yorum:
Merveciimm , yahu sen varya benim her dakika yanımda isteyebileceğim bi akıl hocası gibi işisin aslında. çoook güzel fikirler yapmışsınız, bizde böle bikaç kız yıllardır,bekarlığa veda partisi geyiği yapar dururuz. Tabii bizde evlenip bu organizasyonu yaptıracak kimse olmadığından henüz eyleme geçemedik. Ama bu yazını çook beğendim, senin böyle bi günün olursa şunu söyleyebilirim, bendede fena fikirler yok, yuduma yardım etmeye hazırım.. Dideme mutluluklar , sana da blogunda uzun ömürler, biliyosun sıkı takipçinim:)
cnmm gel bi organizasyon şirketi açalıM:) düğündü, bekarlığa vedaydı derken eğlenirz de:)) öpüorum seni çok. teşekkür ederim yorumun için:))
merve hanım bu ne maymun iştahlılık...hani kurabiyeci açıyoduk..şimdi de organizasyon şirketine dönmüş hayaller..bir(1) işe focus olmalısın! yoksa monoton adliye günlerine devam.... :) seç canım artık hangisi!
Yorum Gönder