31 Mart 2010 Çarşamba

zaman.

Ben bu gece dedemi gördüm rüyamda. Çıkmış, geri gelmiş işte. Biz teyzemle bir pasta yapıyoruz mutfakta harıl harıl. Korkarak soruyorum "ayağı nasıl oldu acaba" diye. Annem giriyor o sırada içeri. "Çok iyi" diyor. "Baya kapanmış yaraları". "Kurumuş sadece biraz ama çok iyi "diyor. Dedem akraba ziyaretine gidecekmiş. Hiç de sevmez ya öyle gezmeleri, rüya işte. Krem bir pantalon giyiyor üstüne, ben gömleğini ütülüyorum. Dedem hiç konuşmuyor. Keyfi mi yok acaba diyorum, gidip bir şeyler anlatmalıyım ona, ne kadar da çok şey var zaten, neler neler oldu o yokken.

Sonra uyanıyorum. Yeni aldığım lacivert eteğimi giyiyorum, bir de yeni aldığım puanluıı hırkayı. Her gün olduğundan daha özenliyim bugün. Mutfağa giriyorum saçlarımı da kurutunca. Annem "ne güzel olmuşsun" diyor, "deden olsa çok beğenirdi bu kıyafetini kesin!"


"Anne ben rüyamda dedemi gördüm bugün" diyorum.


Bir de bugüne planlanmış bir ileti yazmışım o da aşağıda.

Sen konsersin. Açık havada, tanımadığım onca insanla tek bir ses olup söylediğim şarkısın.

Sevdiğim yemeksin, közlenmiş kırmızı biber gibi, makarna gibi, içli köfte gibi.

İzledikçe yüzümde bir gülümseme yaratan filmsin.

Dondurucu soğuksun bazen, kış mevsimisin,kızıp durduğum, içten içe öfkelendiğim.
Sonra da yazsın, özlemle beklediğim.

Garaj girişine park etmiş arabanın sahibisin kimi zaman , çılgınca bağırıp çağırdığım, kavga ettiğim.

Sinirle bir tekme savurduğum taşsın, bazen de çizmemin çizilen burnu.

Çantam da her akşam aradığım anahtarsın.
Hayatsın işte.

Hiç yorum yok: