16 Şubat 2011 Çarşamba

Kahraman.


Burası Sıhhiye. Her gün olmasa da kötü şeyler olmuyor değil burada da. Sabahın köründe polisler kimlik kontrolü yapar, yolda görseniz kaçacağınız adamlar burada yürür ama bir yere kaçamazsınız. Arada bir birisi cüzdanım, telefonum diye bağırır, ama arada bir. Hatta geçenlerde Abdi İpekçi Parkı’nın ücra bir köşesinde, yerde kalmış az bir karla, bir grup gencin, bir diğerinin üzerini temizlemeye çalıştığı bir anda, onlara azıcık daha yaklaşınca, temizlemeye çalıştıkları şeyin kan olduğunu ve ayakta durmakta zorlanan çocuğun bayıldığını, yerden kaldırılıp, karga tulumba götürüldüğünü görmüşlüğüm bile vardır. O anda benimle birlikte olayı gören , durup izleyen kimse de bir şey yapmamıştır, o da bizim ayıbımızdır. Falan filan. Yani buralarda tuhaf şeyler oluyor ve bugünde bir çanta, cüzdan bağrışmasına şahit olunca bir kahramanlık hikayemi sizlerle paylaşmak istedim.

Yıl 2005, avukatlık stajımı yapıyorum. Öğlenleri de yardım amaçlı , Ulus’taki gümüşçü dükkanımızda anneme, dedeme yardım ediyorum. Bahar’da dükkanda o gün. Dükkan her zamanki gibi çok kalabalık. Annem’le Teyzem’in bir arkadaşı Füsun Abla da orada. Dükkana giren çıkan simalar tanıdık da olsa arada tanımadıklar da var. Oldukça havalı, uzun saçlı iki kız nedense dikkatimi daha çok çekiyor, gözlerinde güneş gözlükleri…

Sonra bir anda Füsun Abla çantasının olmadığını fark ediyor. Dükkandan o anda çıkanlar az çok hafızamızda, Annem müşterilerin arkasından çıkıyor Bahar’la, ben de nedenini bilmediğim bir şekilde dükkanın arkasından dolanıyorum.

O anda biraz önce bahsettiğim bu iki havalı kız çarpıyor gözüme, telaşsızca yürüyorlar. Aklımdan müşteriyi nasıl suçlarım şimdi gibi bir sürü fikir geçerken, ellerindeki alışveriş poşetlerinin büyüklüğü de gözüme takılıyor.

Kızlardan biriyle göz göze geldiğimizde diğeri hızla uzaklaşıyor, o zaman daha da hızlanarak diğerinin yanına gidip, elindeki torbaları açmasını istiyorum, kız bana sert bir şekilde hayır ne münasebet gibi bir şeyler diyor, ben diretiyorum, caddenin köşesindeyiz ve kız bir anda elindeki torbayla beni duvara hızlıca itip, kendini yola atıyor, torbanın içine bakıyorum, çanta orada, ama çantanın içine bakamadan, sımsıkı tutarak dükkana dönüyorum.

Bir iki gün çarşıda kahraman ilan ediliyoruM:) Çantanın içindeki her şey yerli yerinde, Füsun Abla’nın o gün aldığı maaş da dahil olmak üzere…

Bu hikayeden çıkarılamayacak sonuçlar:

1-)Merve süper bir kahramandır, başınız her derde girdiğinde yanınızda bitiverecektir.
2-)Mağazalarda kendinizi kaybedecek kadar dağılın, çantanızı ortalığa saçın.
3-)Helal paraya zeval gelmez.(Zira bir de dükkandan bizzat annemin çantasının çalınmışlığı vardır, o da ayrı bir hikayedir.)

Hiç yorum yok: