8 Şubat 2011 Salı

birgün.

hala buhranlı olduğumdan ruhum ve böyle zamanlarda bir odada tek başıma uyuyamadığımdan, kendi odamda Bahar'ı misafir edip yerde yattığım iki günün sonunda , dün gece de Bahar'ın odasında yer yatağı misafiri oldum. Sonra sabah her güne göre biraz daha erken, ama bir kaç haftadır hergün olduğu üzere çok zor uyandım. Aynada kendime baktım. Saçlarıma baktım. Aniden duş almaya karar verdim. Kurumaya çalışırken, alelacele bir elbise seçtim dolaptan. Üzerine dünyanın en kalın hırkasını giydim. Saçlarımı kuruttum. parfüm sıktım, yüzüme krem sürdüm. Annemin biraz eski kaşar ve pınarın ayvalıktan getirdiği yeşil zeytinlerle doldurduğu bir kabı yanında bir dilim ekmekle çantama attım. Paltom dünyanın en kalın hırkasını giydiğimden üzerime biraz tuhaf oldu.Baharla otobüs durağına yürüdük, çok doluydu binemedik, sonra metroya yürüdük. Metroda masterdan bir arkadaşımla karşılaştım. İşe geldim. Paltomu hiç çıkarmadan, bir önceki günden hazır dava dosyalarıyla dolu çantamı aldım. Duruşmalara girdim. İşler yaptım. Yeni aldığım kitabı hiç okumadım, jelatinini bile açmadım. Duruşmamı beklerken güneşe oturdum, biraz iyi geldi, acıktım, kaşarlı bir tost yedim. Telefonla konuştum. Kısacık. Büroya geri geldim. İşler yaptım. Çok acıktım. Yemeği geç yedik. Etli ekmek yedim. Gazoz içtim. İşler yaptım. Nescafenin hazır kapiçinosundan içtim. İtalyayı düşündüm. İnsanları düşündüm. İşi sadece pasta yapmak olan bir adamın röp.nı okudum. Akşam oldu. Eve gidicem.

Hiç yorum yok: