11 Nisan 2010 Pazar

hayat beni neden yoruyorsun?


Bir hem dinlenmek hem de eğlenmek istediğimiz haftasonu macerasının sonuna sadece eğlenerek gelebildik sayın seyirciler. Evet olmuyor, insan hem deliler gibi uyumak, evde miskinlik yapıp, koltuklara yayılmak istiyor, hem de arkadaşlarını görmek sosyalleşmek, geç saatlere kadar oturup muhabbet etmek, sonra erken kalkıp kahvaltıya gitmek, gün geçmeden pazar da coşmak, eğlenmek istiyor, istiyor da olmuyor.

Günler sanki çok hızlı geçiyor, biz arkasından koşuyoruz, ya da birisi arkamızdan itekliyor. Bilmiyorum.

Cuma günü Bahar'la cidden yavaştık. Siparişlerimizi yaptık ama nedense bir yıprandık. Yine de netice güzeldi.

Cumartesi sabah, siparişler teslim edildi, annemle dükkana gidildi. Sonrasında bir Utku ve Selma oturmasının ardından eve geçip, Didemler'e gitmek üzere hazırlandım.

Bütün kızlar toplanmıştı, Efe henüz eve varmamıştı ve mükemmel yemekler yaptık bir anda;kremalı patates, bazlamalı tavuk, kırmızı biber ve havuç salatası ve daha neler neler pişirdik ve deli gibi yedik.

Pınar'ın bekarlığa vedasını nasıl yapsak dedik, aklıma acaba hamamda olur mu sorusu geldi. Hamam öneriniz varsa alabiliriz. Ben hiç hamama gitmeyen biri olarak sever miyim, sevmez miyim bilmiyorum ama bir günde sanırım incilerim dökülmez:)

Gecenin bir saati "hadii bekarlığa vedanı şimdiden yapalım" dedik, çıkardık Didem'in gelinliğini Pınar'a giydirdik, bu arada hepimiz Didem'in dolabından türlü türlü gece kıyafetleri giyerek Pınar'a eşlik ettik. Efe erol atar misali fotoğraflarımızı çekerken ve Yudum "yaşımızın insanı değiliz" naraları atarken, ben anladım ki Pınar dünyaya gelin olmak için gelmiş, bir insana gelinlik bu kadar mı yakışır. Tabii sırasıyla gelinliği hepimizin tek tek giydiğini söylememe de sanırım gerek yok.
Derken yine gecenin bir yarısı wii oynamaya başladık ki , işte o bittiğimiz anmış benim haberim yokmuş. Yudum büyük ihtimalle sakatlandı, ben tenis oynarken ayağımı doksan derece açtığım fotoğraflarla tenis tarihine geçtim, Pınar raketi sürekli sallayarak, rakiplerini oturarak bile yendi ve Didem bol bol outlara itiraz etti. Hepimiz yorgunluktan serilmiş bir yana savrulmuşken, Pınar kendi kendine tenis oynuyordu. Kendi kendine napıyorsun dedik, itiraz etti Chris'le oynuyormuş:) Tabii Efe'nin boksta onu yendim diye, üzüntüden Uygar'la içmeye gittiğini de söylemek isteriM:)))
An itibariyle ben saçını toplayamayan, sıvı sabuna basamayan bir Merveyim. Tutuldum. Acaba wii ile form tutulur mu?

Kafamızda bütün bu sorular, bir pazar sabahını daha Odtü'ye giderek değerlendirdik. Yapılan sınavdan haberimiz yoktu:) Çatı'da kahvaltı bence her zamanki gibi güzeldi. Onca kalabalığa rağmen. Ben bir kozalak seçtim kendime, şekli çok tuhaftı, Kürşad "olsun bu çok orjinal" dedi. "Peki "dedim.
Kürşad işine gitmek üzere aramızdan ayrıldı, İncek'e konser provasına giden Efe de bizi Panora'ya bıraktı. Didem'e düğün için elbise alındı. Mehmet 'le Bahar geldi. Reco'yla hasret giderildi.

Gezildi gezildi. Eve gelindi. Geldik ben Bahar'a Ankamall'e mi gitsek dedim, bahar "neereyeeeee nereyeeeeeeeeeee seni duyamıyorum" dedi. Ben gitmeyeceğimizi anladım.

Akşam eski bir cd'de yüzlerce fotoğraf ve video bulup, Bahar'la geçmişe gittik. Tespitlerimiz; üzgünüm ama hepimiz daha zayıfmışız. Artık benim için büyümek=şişmek oldu. Allahım bir de bir videolarımız var bir odanın içinde, benim odam kırmızı, yeri gelmiş halay çekmişiz, yeri gelmiş horon tepmişiz, rock şarkılarında kafa sallamışız ve deli gibi zıplamışız falan, bir de not düşmüşüm ara ara, saat gecenin 3'ü falan diye. Acaba o zaman bitmeyen enerjimiz sebebiyle mi bu kadar fitmişiz? Ben zayıflamaya niye bu kadar taktım, neden bu kadar şiştim?

Neyse konu dağıldı koptu, yazı burada bitsin. Bu hafta da cumaya kadar ancak dinlenmekle geçer. Hoşçakalın:)

2 yorum:

earwen dedi ki...

yine zayıf gnlerimize döner miyiz merv ya?? ben de taktım zayıflığa ama aklımda da sushico ya gidip sınırsız herbişeyden yemek var..haftasonu yediim onca şey tatmin etmedi off off

cometa dedi ki...

zayıflamalıyız:)