11 Ağustos 2011 Perşembe

you've ruined me.

İş yerinde masamı değiştirmek istiyorum. Gaye'de gördüğüm kalemliklerinden almak istiyorum. (Alışveriş orucuna ufak kırtasiye alışverişini dahil etmediğimi tekrar belirtmek isterim)

Masamda iki şey var ama herkes gitsede onlar kalacaklar. Onlar da yukarıdakiler. Biri bahar biri ben çünkü. onlarda da bir bezmişlik, biraz yıpranmışlık ama her daim saklı bir neşe var.


Onun dışında her şey aynı. günler aynı. değişmesin de zaten. biraz daha bulutun dışına çıktım gibi. ama bilmiyorum hala bir sürü şeyi.


e 2 'de akşamları bir dizi var, geçen aylarda ilerki bölümlerini seyrettiğim, basketçi bir adamla şarkıcı karısı ve cüce tipli bir çocukları var, sonra modacı bir kadın, sesinde sanırım nodül var, basketçi adamın menajeri ile şarkıcı kadının kız kardeşi sevgili falan.. o dizi ne ya, arada çok saçmalıyor ama ben her akşam izliyorum.


öyle işte.

9 Ağustos 2011 Salı

merve'nin dünyada en sevdiği yer gümüşük olabilir.





























gümüşlüğe giderseniz bence akvaryumda yiyebilirsiniz. grupta sürekli ekmek isteyen biri olsa da hiç kızmıyorlar ve her seferinde sıcak, kızarmış ekmek getiriyorlar..

6 Ağustos 2011 Cumartesi

kafamda deli sorular/kolayca sevemiyorum

ben sürekli kararlar alırım. ve herkes sürekli insanlar değişmez dese de değişmeye çalışırım.



küçüklüğümden beri bronzlaşmakla kafayı bozmuş bir çocuktum. balkonda güneşlenirdim, tatillere geç gittiğimiz için döndüğümüzde yağmurlu ankarada bronz tenimi uzun kollu kıyafetler giyerek gösteremedim diye dertlenirdim. ki bizi güneşten korunalım diye tişörtlerle yüzdüren bir de yüksek faktörlü annemiz vardı. aile de kesinlikle yanmayla kafayı bozmuş bir rol modelim de yoktu. ama ben her zaman güneşe dönen, dakikalar tutarak güneşlenen, şezlongu hep plajda herkesinkine göre ters bir noktada duran bir merve oldum. ama asla çok kızaran, su toplayan bir merve değil! mutlaka yüksek faktörlülerle başlayıp, son günlere doğru yağlara geçen ama bu işle cidden haşır neşir bir merve.. ki bahar'ın şu yazısında da deliliğim sabittir. ha bir de yüzümü yakmamak prensiplerim arasındadır.


tabii kendimi değiştirmekle de kafayı bozduğum için her yaz bu yaz yanmayacağım diye çıktım tatillere. ama beceremedim. Sonunda bu yaz başardım. Çok isteyerek de olmadı aslında, hep geç uyandım, sıcaktan güneşe çıkamadım, ama beni görenleri şaşırtmayı, aaa hiç yanmamışsın dertmeyi başardım. yanmadım diye üzülmedim. bu insanlık için küçük benim içimse büyük bir adımdır. kendimi kutlarım.


kendimle ilgili değiştirmek istediğim diğer şey de alışveriş. almamak istiyorum sayın seyirciler. ama hiçbir şey almamak. mesela cumartesi az bir parayla çıktım evden.. önce paramın bir kısmıyla telefonumu jelatin kaplattım ki bu gerkeli bir ihtiyaçtı, sonra ertuğ pasajındaki, ikinci el satan dükkandan, güzel bir h&m elbise aldım kendime. böylece cebimde sadece 2 tl m kaldı. annem eve gelirken şeker al dedi. anne param yok sen balkondan atı ver ben gelince dedim. annem parayı mandala bağlayıp attı balkondan aşağı. ben kolumda portföy çantam, ayağımda ucu kalpli babetlerimle bakkala güneş gibi doğdum, çıkarken aniden dönüp, ay sizin mandalınızı almışım ben dedim. kadın bir bana baktı bir mandala baktı. sonra mandalı annemin verdiğini hatırladım falan öyle rezil komik ve kadının benden korktuğu bir an işte.


neyse konular saptıkça sapıyor. niyetim pazartesiden itibaren kitap, kıyafet, ayakakkabı, çamaşır, çanta v.b. almamak. kırtasiyeyi buna dahil edemedim. çünkü eylülde okul açılıyor moduna girmem kaçınılmaz.. ama çok abartmak yok. sadece bir kaç kalem..


alışveriş orucumun süresi 3 ay. umarım başarabilirim. bunu çok istiyorum çünkü dolabıma en son baktığımda işe yaramaz bir sürü kumaş parçasına para verdiğim gerçeğiyle yüzleştim. aslında çoğunu da giyerim ama giymesem de olur bence. ki bahar'ın da gidişiyle dolabımda yaptığım temizlik neticesinde artık içi bomboş.. ben bir süre öyle kalsın istiyorum.


sadece bugün son kez kendime iki tişört ve bir kaç şey alabilirim. zira kendime aldığım 3 tişörtün biri yırtıldı, ikisi tükenmez kalem oldu. şaka değil her şeyimi verdim ve işe giderken giymek için bugün alışveriş şart. yani sakın son günüm diye her şeyi satın alacağım sanmayın.

hayatımın en saçma yazısına burada son veriyorum.

hı unutmadan o fotoğraftaki saçlarımı kestirmek de diğer bir hayalim kendime dair değiştirmek istediklerimden, ama o sıradaki plan değil henüz.

öptüms.

4 Ağustos 2011 Perşembe

bazen hep döndüğün yerde kalırsın.

aldırmazsın. yorgunsundur. hayal kurmuşsundur. çok fazla istemişsindir. plan yapmışsındır.sürprizdir.ama birden şaşırırsın. kendinde güç bulamazsın. dur diyemezsin. öfkelenirsin. birden umursamazsın. aldığın kararları hatırlarsın. sadece ben demek istersin. demeye çalışırsın. eline yüzüne bulaştırırsın. çaresiz kalırsın. şaka sanarsın.mutlu olmakla, mutluymuş gibi yapmak arasındaki ince çizgide dolaşırsın. çizgiden düşersin. kızarsın. yine öfkelenirsin. keşke dersin, şu anda dersin. anlamaya çalışırsın. yapamazsın. empati kuran olamazsın. konuşursun. dil dökersin. anlatamazsın. korkarsın. çok korkarsın. ağlarsın. neye üzüldüğünü bile unutacak kadar çok üzülürsün. rüya olsun dersin. hafızalara girip, hepsini tek tek silmek istersin. bazen kol kırılır ve herkes o kemiği görür deriden fırlamışken. herkesin içi acır. ama kimse kırılan kolun acısını hissedemez. kolun sahibi bile. en çok kol acır. sonra şaşırırsın. beklemezsin. yine keşke dersin.yine üzülürsün ama bu sefer başkası için. kafanı bi kafaya deydirip içindekileri ona aktarmak istersin. kafalar arasında bluetooth olsa dersin. ama olmaz. kalpler arasında da olmaz. sonra gülersin bile, denize bakarsın, dans edersin. hatırlayarak yaşanmaz ki. ama hatırlarsın. kendini kandırırsın, bir şey beklersin, o şey olacak sanırsın. biri gelir gözlerine bakar ve o anda beklediğin şeyin olacağını söylese de ses sen olmayacağını anlarsın. hissedersin. biri gözlerine bakar onun üzüldüğünü görürsün, gözlerin içinde bir çocuk görürsün, korkan çocuk, sevilmemiş bir çocuk, gitme diyen bir çocuk. onun elinden tutup cebine koymak istersin, o çocuğu saklamak istersin, kimse görmesin istersin, bulamasın, ama sen de bulamazsın. sonra biri gözlerine bakar korku görürsün, endişe görürsün. gözlerini kaparsın, hiçbir yere bakmazsın. bir yöne gitmek istersin doğru mu o yön bilemezsin. bir yoldan dönmek istersin ve belki de bir şeye biner dönersin bile, ama gelir misin? bazen hep döndüğün yerde kalırsın.

he can only hold her.

Tatile gittim ben.Bodrum'a. En sevdiğim yer olan Gümüşlüğe de gittim. Yine oturdum kahvesinde. Bu sefer denizine de girdim. Karidesinden, kalamarından da yedim. Bodrum'a dair en sevdiğim Delmar zaten. Ona da gittim. Sünger'de de yedim. Bodrum bitti.


Şimdi ellerimde ve bacaklarımda denizdeki sınırı belirleyen iplerin kesikleri var. Güneşten hafifçe kurumuş , koyu renkli çizikler.. Tatiden bana kalan... Öyle işte.

3 Ağustos 2011 Çarşamba

tepedeki çimenlikte.

dinle.

































21 Temmuz 2011 Perşembe

28.

27 öyle bir yaştı ki, daha gelmeden telaşı sarmıştı bünyemi, henüz 26 iken 27 yim demeye başlamıştım. Sonra 27 olunca anladım, her şey 26 ya kadar iyiydi hoştu da 27 demek zordu. Ki bunun 30'lar da 37, 40'lar da 47 olacağını, yani sonu 7'leri gördün mü bir sonraki yaşa iyice yaklaşılacağını düşünüyorum. O yüzden yarın 28 olduğumda bununla ilgili çok bir sıkıntım olmayacak, benim derdim 7'lerle..


27 yaşında ne yaptın ne ettin dersen, son yıllarda yaş aldıkça öğrendiğimi, olgunlaştığımı vs. düşünmekle birlikte, eski yaşım, ya da belki 2011'im, öğrenmekten çok mücadele etmekle, olgunlaşmaktan çok alışmaya çalışmakla geçti.


Yani biraz zor geçti. Ama burcumda dediğine göre, artık hayatımı alt üst edecek değişiklikler yokmuş. E harika o zaman.


Zaman çok hızlı, bazen de hiç yok gibi. İnsan her gün aynada baktığı kişinin değiştiğini, eski fotoğraflardan fark ediyor ve içindeki kimse o hep aynı.


Ben bu aralar bazı şeyleri yaparken, mesela ben adliyeye giderken, bir duruşmaya girerken, sanki başkasıyım, onu dışarıdan izliyorum, ama ben denizin kenarındayken, bahar'la konuşurken , ya da yemek yaparken kendine uzaktan bakan bir ben değilim. Yeni yaşımda sadece huzur+sağlık+birlikte olmak ve daha bir çok şey istiyorum. Hepsi olsun. Doğum günüm kutlu olsun.