20 Temmuz 2011 Çarşamba

sinope

Sinop'a gittiyseniz, sabah kahvaltıyı deniz kenarında yapın. Ama kahvaltılık malzemeleri Erzincanlar Mandıra'dan sonra gördüğüm en harika dükkan olan Sarı Kadir'den alın. Burada deniz kenarındaki kahvaltılara özel, küçük porsiyonlar halinde; zeytin, peynir, kaymak, çemen yani ne ararsanız var. Bunları çantanıza atın. Dilerseniz bir fırında pide yaptırın, ama mutlaka adım başı karşınıza çıkan ve unlu mamüller satan dükkanlardan birinden Sinop'a özel Nokul ve Katlama'dan alın. Nokulun kıymalısı yumuşacık, cevizli ve üzümlüsü de ayrı güzel. Görüntüsü haşhaşlı çörek gibi. Katlama ise bildiğiniz içi boş gözleme ama o da oldukça lezzetli. Ayrıca Sinop'un kendine has, ince ve kocaman simitleri de kahvaltıda tercih edilebilir. Her şeyi aldıktan sonra istikamet, Yalı Kahvesi. Evet burası bildiğiniz kahve, herkes evden getirdiklerini, çarşıdan pazardan aldıklarını masanın üzerine yerleştirmiş, kahvenin tek misyonu size çay vermek ve bu harika deniz manzarasını sizinle paylaşmak.



Sinop'ta yediğim midyeler de ayrı bir güzeldi. Tersane dedikleri yerde, deniz kenarında oturup, bu harika mideyelerden yemek gerek. Burası biraz da Bodrum/Adamik tarzıydı. Kıyı diye bir mekanda akşam güzel müzikler vardı.. Saat gece yarısını çoktan geçmişti ama herkes sokaklardaydı.. Yine buralara kadar gelip, sevdiklerinize tekne/yelken/yat vs. almadan dönmeyin derim.Ama en güzelleri kesinlikle Ülgen'de.

Sonra Saray'da balık yiyin. Ama kalamar, midye tava vs. beklemeyin.

Biz de çok aç olmadığımızdan bir kaç meze, güzel bir salata yedik.


Herkes çarpan balığını tavsiye ediyordu. Balığın kendisini de gördüm. Şişko minik ve huysuz bir tipi vardı. Kendime benzettim. Lakin bu arkadaş çarptı mı yakarmış, derisi zehirliymiş. Derisi ayıklandıktan sonra fotoğraftaki gibi minik lokumlara dönermiş.

Zehra Teyze ısrarla şiş derken, mekandaki amca tava yememi önerdi. Didem Şiş çarpan, ben de tava yedim ama kesinlikle şiş derim. Sonunda benim severek ve kolaylıkla yiyebileceğim bir balık da bulunmuş oldu.


Açıkçası gidene kadar denizi hakkında hiçbir fikrim yoktu. Ama görünce bayıldım. Sıfır dalga, tertemiz ve buz gibi.



Buralara kadar gidip, Vedat Milor'un da bayıldığı bir mekana uğramamak olmazdı. Meşhur Sinop Mantısı'nı da buralara yolunuz düşerse, Teyze'nin Yeri'nde yiyin. Yanına mutlaka çiğ börek de söyleyin. Ben cevizliyi sevmem diye, yarısı yoğurtlu yarısı cevizli söyledim ki bu zaten menülerinde de yer alan bir usulmüş. Ama henüz sevmediğim bir yiyecek bulunamadığından, cevizli mantıya da bayılmamam düşünülemezdi. Gerçekten sevdim.



Sinop'ta plajlar almış başını gitmiş. Karakum'da denize girin. Kumlar gerçekten de siyah. Antik otel, zinos, andaç güzel mekanlar. Plajlara giriş 1 ile 2.5 tl arası değişiyor. Şezlong fiyatları da aynı. Şemsiyeler biraz daha pahalı;5.-TL:))



Ben yemek odaklı bir insan olduğum için, fotoğrafları olmasada,Amerikan Üssü askerlerinin isteği üzerine pizza yapmaya başlayan Barınak'ı, ayrıca ve kesinlikle Şen Pastaneleri'nde dondurma yemenizi (limonlu) tavsiye ederim.

Son olarak Tarihi Cezaevi otel olmadan görülmeli, hamsilos'a gitmedm ama gidilmeli, kütüphane çok sevimli gözüküyordu ve bir de minik müzesi vardı ama ben yemekten ve yüzmekten vakit bulamadıM:)



Sinope'yi sevdim, 2 günlük haftasonu bana 5 gün gibi geldi, hele de oralı arkadaşlarımla gezince daha bir güzel geldi. Yine gider misin desen giderim. Bence sen de git.


İstanbul'dan uçak bile varmış.


Öperim.



fotolar ayfon aracılığıyla çekildiğinden biraz dandik ve eksiktir.

2 yorum:

gülş dedi ki...

ayy çok güzel gözüküyor her bişeyler yaa! benim aklıma hiç sinop'a gitmek nasıldır gelmemişti ne garip. hiç sinop'a giden bir tanıdığım da olmamıştı. gitsek ya ne güzelmiş. fotoğraflar da mis gibi mervecim, bakma sen o bahar'a onunki artiz makinesi :P

cometa dedi ki...

:)) güş sinope gidilesi görülesi istanbuldan uçaj bile varmış:) yağmursuz bir haftasonu öneiririM:)