19 Nisan 2019 Cuma

notlar

Annemle dükkandayız, belki benim yaşlarımda, belki de benden daha küçük iki kadın alışveriş yapıyorlar. Kadınlardan biri dükkandan ayrılmadan anneme; sizi çok seviyorum, çok iyi kalplisiniz diyor. İnsanların en yakınlarına söylemek için yıllarca terapiye gittiği bir cümle, bu genç kadının dudakları arasından içtenlikle dökülüveriyor.

Ertesi gün uçaktayız. Yanımda bir baba, biri kız biri erkek iki çocuğuyla seyahat ediyor. Uçak inişe geçtiğinde, kız çocuğu babasına "İstanbul'a geldik mi" diye soruyor. Baba "evet" cevabını veriyor. Kız camdan el sallayarak; "Merhaba İstanbul, benimle arkadaş olmak ister misin?" diye bağırıyor. Babası da ona "İstanbul çok haindir kızım" diyor. Küçük çocuk İstanbul'la iletişimini kesiyor:) Küçük bir insanın kafasında bir şehir hain olarak kodlanmış olabilir mi?


Ve ben kendimi insanlara beğendirmeye çalışan biri olduğumu bile yeni yeni anlıyorum. Çünkü bu yaşlarda daha fazla kendime dönüp bakıyorum. Nasıl biri olduğumu, karakterimi, mizacımı nelerin şekillendirdiğini, düşünüyorum.  Tüm başarısızlıkların , psikolojik sorunların, karakter özelliklerinin tamamen aile bireylerine yüklenmesine şiddetle karşıyım. Öyle ya da böyle herkes bir çocukluk yaşadı, bir  yetişkin olarak tüm sorunları çocukluğumuza atfetmek bence çok kolay. Yapılması gereken kendimizi tanımaya mesai harcayarak, sevgiyle yine kendimizi kucaklamak . Ben mesela kendimi olur olmaz çok eleştirip, bir türlü iyi olduğuma inanmamayı çocukluğuma yüklemek yerine, çocukluğuma sarılıp, yaparsın kızım, hadi bakalım demeye çalışıyorum. Herkes seni beğenmese de olur diyorum. Diyelim, çalışalım. iyi olalım. Farkında olalım.


Kendimde ve etrafımda fark ettiklerimi not etmeye karar verdim.
Bakalım ne kadar yaparım.

Hiç yorum yok: