30 Temmuz 2018 Pazartesi

araya mola-bir temmuz günü

yazılara devam edecek miyim?
bilmiyorum.

sıcak bir temmuz günü.
metroyla şişhane'deyiz.
sokaklar eskisi gibi mi? ben mi öyle görmek istiyorum?
metrodan çıkıp peray'a doğru yürüyoruz.
müzeye geldik.
istanbul'da deniz sefası.
çok duygusalım.
istanbul'un şimdisine ağladım biraz.
sonra film izleyeceğiz.
sonsuzluk ve bir gün.
film başladı.
"dedeme göre zaman bir çocukmuş ve sahilde iskambil oynarmış"
eleni karaindrou'dan eternity and a day çalmaya başladı.
ben de ağlamaya başladım.
filmin sonuna kadar da ağladım.
filmden çıktık.
üşümüşüz.
sıcak iyi geldi.
şişhaneye doğru yürüdük tekrar.
yürürken iki ergenlik tartışıyor. diyor ki gözü yaşlı olan "ben seni sorguluyor muyum böyle bir filmde nasıl ağlamadın diye?"
ben kocaman gözlüklerimin ardında kırmızı gözlerimle geçtim yanlarından.
divan'a çıktık.
manzara ne güzel.
sonra indik.
yedik.
kiliseye gidelim dedim.
olur dedi.
bir mum yaktım, semih abi için.
tutmadı dilek.
sabaha erken saatte haberi geldi.
konyaya gittik.
üçümüz bir uçakta en son ne zaman bir yere gittik?
ağladık, üzüldük. geri geldik.
uçakta kırmızı aya bakıyorum.
yanımdaki yanındakine soruyor.
ölümden sonra kavuşmak var mı?


Hiç yorum yok: