19 Temmuz 2010 Pazartesi

merve'nin günlüğü

Cumartesi uyandım. Attım çantama iki düğün elbisesi soluğu Bahçeli’de aldım. “Artık yok” kuralını bozdum, burger kingden kaptığım menüleri, serin serin balkonda oturarak, Recomla yedim. Sonra ikisi arasında kaldığım elbiselerimi Reco Bey’in beğenisine sundum. Onun favorisinde ben de karar kıldım. Ütüledim. Kuaföre gittim. Bisiklet koşusu nedeniyle yollar kapanınca, bomboş kuaförümde işimi beş dakikada hallettim. Kuaförümün sen pek iyi gözükmüyorsun eleştirileriyle kendime geldim. Silkindim. Makyajımı yaptım. Yüzüme bir gülümseme taktım. Kürşad geldi aldı beni ve 6. arkadaşımızı da evlendirdik:) İşin güzel yanı uzunca bir süre gidecek düğün yok, işin kötü yanı hazırlanıp süslenip, düğünlerde dağıtmayı da özleyeceğim, bir boşluk olacak sanırım. Arada kaldım.

Bu düğünümüz Ankara Palas’ta idi. Mekan gerçekten güzeldi. Çok çok büyük bir düğün peşinde değilseniz önerebilirim. Aslında ben size gelinlik, makyaj, çıkış şarkısı, dans figürleri, küçük sürprizler ve daha neler neler de öneririm ama belki yarın öbür gün bunun işini yaparım, bedava olmasın:P Geceye Kürşad’ın şarkı söylemesi damgasını vurdu diyebilir miyiz? Evet diyebiliriz. Önce çok korktu, normalde en sevdiği şey olmasına rağmen baya bir nazlandı ama netice de arkadaşlarını kırmadı. Hepsi de arkasında bir trt korosu misali destek verince, güzel bir görüntü ortaya çıktı.

Düğün bitti. Biraz biene gidildi. Ben bir anda askere gidebilecek kıvama geldiğimi, erkek muhabbetinin tam ortasında olduğumu fark edince tası tarağı toplayıp eve döndüm. Eve gittiğimde Zehroş ve Bahar Okan Bayülgen izliyordu. Hoş beş ettik. Kapı çaldı Reco geldi. Büşra sesimize uyandı. Reco öyle taklitler yaptı ki ben içtiğim sodayı balkondan aşağı püskürtmüş olabilirim. Bir ara tv de Vedat Milor görüldü. Saat sabahın belki 3’üydü ama ben hayatım boyunca tv ‘de gördüğümü yemek isteyen bir tiptim ve bitanecik Teyzemiz Urfa yöresine has olmasa da bize yemek hazırladı.

Sabah oldu. Erkenden uyandım. Kahvaltıyı hazırlamaya başladım. Bahar kalktı. Dünyanın en güzel ekmekimsi kekini yaptı. Kek kalpli kalıptan mükemmel bir şekilde çıktığında, Teyzem Aysel Teyze’yle telefonda konuşuyordu ve “evet o sesler bizim kızlardan, kek yaptılar da güzel olduğuna seviniyorlar” gibi bir şeyler diyordu. Evimizi çok güzel sesler dolduruyordu, yeni konservatuarlı komşular nedense şakımıyordu.

Sonra Dayım geldi. Bizi eve bıraktı. Ben yine bir şeyler pişirdim. Yedim içtim. Yudumla Gloria’nın terasında oturmak üzere evden çıktım. Bir süre sonra işler kafama üşüştü, ben kovaladım onlar geldi. Ben kovaladım onlar geldi. Bir ara Kürşad ve Kubi geldi. Eve geldim. Geçer dedim. Sabah biraz geçti. Tatile gitmeme o kadar az kaldı ki. Bana iyi gelecek biliyorum.

Hiç yorum yok: