Yıl sonu olması itibariyle işlerimiz coşmuş ve de aşmış durumda. Başımızı kaşıyacak vaktimiz bile yok, raporlar, duruşmalar hepsi üst üste. Bir de bol stresli davalar da eklenince bu maratona kendimi adeta final zamanlarındaki depresif ben gibi hissetmeye başladım. Gece uykularımda bir ayrı alem. Geç yatsam olmuyor, erken uyusam işe yaramıyor. Gece uyanmadan uyumayı beceremiyorum bu aralar ve bütün gün ölü bir ifadeyle oraya buraya koşturuyorum.
Peki hiç mi güzel birşey yapmadın dersen, yaptım tabii. Mesela bir sahnesinin fotoğrafını görmekte olduğun şu filme gittim. Sevdin mi diye soracak olursan, bilemedim yahu. Çok gereksiz uzun, bir de epeyce yavaş ve yavan geldi. Hani filmdeki yaşlı teyzenin ölüm ve ayrılık arasındaki o ince farka dair yaptığı hoş konuşmayı duymak, bir de ölme ihtimali olan bir hastanın ameliyattan çıkıp da kurtulursa, ölümle yüzleştiği bir dönemde hissettiklerini unutmamak adına kendine yazdığı mektuptan ufak ufak sebeplenmek istersen gidebilirsin. Yok yahu bunlar çok klişe geldi dersen de gitmezsin olur biter.
Film o denli yavaştı ki, izlerken üzerinde epeyce düşünme fırsatı da yarattı. Ve ben anladım ki aşk acısı benim dünyamda daha kadınlara özgü bir şey. Sanki dişilerin tekelinde. Üzülen erkeğe inanamıyor bünyem, "aman bee adamm sendeeee" diyesim geliyor. Tuhaf.
Öte yandan, adam terketmek istediğinde ve terk edilmek ile baş edemediğinde de bir depresyona giriyor ve fakat terk etmek istediğinde uykuları bölünüp dururken, terk edildiğinde uykulardan uyanamıyor. Ve merve düşünüyor, acaba depresyon belirtisi olan uyku düzensizlikleri, değiştirmek istediğimiz durumlarda uykudan uyanma olarak kendini gösterirken, değiştiremeyeceğimiz ama bir yandan da kabullenemediğimiz durumlarda sürekli uyuma isteğine mi dönüşüyor?
Merve bilmiyor. O da geceleri uyanıp duruyor zaten bu aralar, yapması gereken onca iş olduğundan olsa gerek.
Ve bir de ben Bahar'ın deneme süresinde olduğu işinde başından geçen komik maceraları kaleme almamak için kendimi zor tutuyorum. Bunu da belirtmek isterim.
Aslında aklımda ne çok da şey vardı.
1 yorum:
umarım erkek arkadaşınız bu yazdıklarınıza alınıp bozulmaz,
iyi çalışmalar.
Yorum Gönder