Vee Didotti’nin doğum günü yok sandınız ama yanıldınız sayın seyirciler.O da doğdu bir kış günü, güzel bir kız çocuğu olarak.
Arkadaşlığımız onunla da altın kızlar serisinin bir çok üyesiyle olduğu gibi, 10 yılını devirmiş çoktan. Düşününce dünyanın en klasik lafı belki ama her şey daha dün gibi. Ne zaman bir okul çıkışı bize gelse evde kuru fasulye ve pilav+irmik tatlısı olduğu günler; üstünden çok geçmemiş bir zaman diliminde yaşanmış sanki.
Çok güleriz biz didottiyle, çok da kavga eder, küseriz.
Daha doğrusu o çok güler bana, ben ciddi ciddi bir şeyler anlatsam bile güler.
Bir de hep o küser bana, ben ona küssem bile o, ona küsmüşüm diye küser.
Ama yine de biliriz, arkadaşlığımızın hiçbir şeye değişilemeyecek kadar değerli olduğunu.
Ben okulun merdivenlerinden "hoş geldiniz sayın seyirciler" diye inerken o vardı, matematikten anlamazken de (hala anlamıyorum zaten), babama ters düşüp, ailesiz ilk seyahatime doğru yola çıktığımda da. Bilkent’te bir söğüt ağacının altında otururken ve her ikimizde çok farklı duygular hissederken de yan yanaydık, mfö konserlerinde “ele güne karşı yapayalnız böyle de olmaz ki” derken de.
Her şeyden öte birlikte büyüdük biz, o küsüp gitmemeyi, ben öfkemi kontrol edebilmeyi takriben aynı yaşlarda öğrendik.
Birbirimizin hayatında çok şeye şahit olduk,çok şeyler paylaştık ve hayatlarımız sarmaşık oldu artık, dolandı birbirine.
Dışarıdan bakınca karışığız belki, aynı anda farklı sesler çıkarırız ve size gürültü gibi gelir zaman zaman ama kimse gelip kesmesin bizi didom, böyle karışık, dolaşık kalalım hep. Çok seviyorum seni. İyi doğdun huysuz ve tatlı Didem. (en az benim kadar)
Dip Not:Kimsenin(kendim de dahil) küçüklük ya da net olmayan fotoğrafları dışında fotoğraf eklememeyi prensip edinmeme rağmen, küçüklük halinin birebir kopyası olan Didem'in fotoğrafını bloguma koyarak bu kuralı ihlal etmiş bulunmaktayım.
Arkadaşlığımız onunla da altın kızlar serisinin bir çok üyesiyle olduğu gibi, 10 yılını devirmiş çoktan. Düşününce dünyanın en klasik lafı belki ama her şey daha dün gibi. Ne zaman bir okul çıkışı bize gelse evde kuru fasulye ve pilav+irmik tatlısı olduğu günler; üstünden çok geçmemiş bir zaman diliminde yaşanmış sanki.
Çok güleriz biz didottiyle, çok da kavga eder, küseriz.
Daha doğrusu o çok güler bana, ben ciddi ciddi bir şeyler anlatsam bile güler.
Bir de hep o küser bana, ben ona küssem bile o, ona küsmüşüm diye küser.
Ama yine de biliriz, arkadaşlığımızın hiçbir şeye değişilemeyecek kadar değerli olduğunu.
Ben okulun merdivenlerinden "hoş geldiniz sayın seyirciler" diye inerken o vardı, matematikten anlamazken de (hala anlamıyorum zaten), babama ters düşüp, ailesiz ilk seyahatime doğru yola çıktığımda da. Bilkent’te bir söğüt ağacının altında otururken ve her ikimizde çok farklı duygular hissederken de yan yanaydık, mfö konserlerinde “ele güne karşı yapayalnız böyle de olmaz ki” derken de.
Her şeyden öte birlikte büyüdük biz, o küsüp gitmemeyi, ben öfkemi kontrol edebilmeyi takriben aynı yaşlarda öğrendik.
Birbirimizin hayatında çok şeye şahit olduk,çok şeyler paylaştık ve hayatlarımız sarmaşık oldu artık, dolandı birbirine.
Dışarıdan bakınca karışığız belki, aynı anda farklı sesler çıkarırız ve size gürültü gibi gelir zaman zaman ama kimse gelip kesmesin bizi didom, böyle karışık, dolaşık kalalım hep. Çok seviyorum seni. İyi doğdun huysuz ve tatlı Didem. (en az benim kadar)
Dip Not:Kimsenin(kendim de dahil) küçüklük ya da net olmayan fotoğrafları dışında fotoğraf eklememeyi prensip edinmeme rağmen, küçüklük halinin birebir kopyası olan Didem'in fotoğrafını bloguma koyarak bu kuralı ihlal etmiş bulunmaktayım.
3 yorum:
didomm nice mutlu yıllarımız olsun, hep birlikte büyümeye devam...
didosmm cok seviorm seni:)) iyi ki doğdun iyi ki varsnn:)
didom, canm benim. doğum günün kutlu olsunn. hep birlikte, sağlıklı güzel günlere inşallah.
Yorum Gönder