Annemin söylediğine
göre 3 yaş civarı , komşu evlerde , öğle saatlerinde yükselen yemek kokularıyla
birlikte kapıları tırmalamaya başlarmışım. Aynı huyum akşam saatlerinde de
devam edermiş. Komşularımızda meşhur gurmeler ya da ünlü aşçılar değildi, ama
beni başka sofralar ve tatlar her zaman cezbederdi. Annemse yemek saatinde
başka bir eve misafirliğe gitmemin ayıp olacağını tembihler, genelde beni
frenlemeye çalışırdı. Yine de beni zapt edemediği zamanlar evden kaçıp, Ankara’da
Bahçelievler’deki apartmanımızın sakinlerinin kapılarını çalardım. Osman Amca
ve Müzeyyen Teyze’nin evinde , balkonda bizde olmayan ve o zamanlar diğer
evlerde de görmediğim çizgili , kenarları demirden, şezlong sandalyelerde
oturup, karpuz ve beyaz peynir yediğimi hatırlıyorum.
Giriş katta oturan Şilan ve Arzu’nun da anne ve babası
kuaför olduğundan, genelde evde olmazlardı ve benden yaşça büyük iki kız
kardeşin pişirdiği menemene ekmek batırarak yediğimizi, menemeni de ilk orda
yediğimi, yanında şişe kola içtiğimizi, sonra o minik boyumla gelip anneme “sen
neden hiç menemen yapmadın” dediğimi, dün gibi hatırlıyorum.
Yediğim yemeklere dair anılarım hep çok berrak, hep çok
ayrıntılı. Bu arada annem de çok çok ve de çok güzel yemekler yapan biridir ki
o konuya da bir açıklık getirmek isterim. Yani evde aç kalan bir çocuğun değil
gözü aç bir çocuğun hikayesi bu.
Aslında bugünlerde biraz iştahlıyım, yeme içme üzerine
yazayım deyip yine nerelere geldim.
Niyetim biraz çikolata aşkımdan biraz twixden, flake’den ve Ülker
fıstıklı çikolatadan bahsetmekti. Twix çikolata ben küçükken, hatta ben
büyükken de hiçbir zaman ucuz bir çikolata olmadı. Snikers la birlikte satılır
ama aynı fiyatta satılır bana da snickers a göre twix her zaman daha lezzetli
gelirdi. Son yıllarda snickerslar ucuzladı bir liraya satılmaya başladı, hatta
reklam panolarına çıktı, ama aynı şey twix için olmadı.Sonrasında birden twix
de bir liraya satılır oldu, o da reklam panolarında yerini aldı, hatta onun da
üzerine bile bir tl yazıldı, şu aralar bizim bakkal kendisini 1.25 e satmakta. Tadı
biraz değişti sanki? Ya da satın alma gücüm artınca eski cazibesini yitirdi.
Flake ise pahalı mıydı, ucuz muydu hiç hatırlamıyorum.
Sanırım çok sevdiğimden önem vermemişim. Ama teyzemle ara sıra yaptığımız ve
istediğimiz her şeyi alabildiğimiz Çoban Pazarı gezilerinde onca değişik
markayı, hatta tüpten çıkan sakızları bile zaman zaman geride bırakan; flake.
Okulun bahçesinden dışarı çıkınca, sağda duran bir tezgahta, sulu gözler,
değişik şekerlemeler satan bir adamın her daim tezgahında bulundurduğu flake.
Onu o kadar çok severdim ki. Sahi şimdi nerede? Hangi ülkede? Free shoplarda
bile yok.
Bir de Ülker fıstıklı çikolata var. Yıllar sonra bol
fıstıklısı da çıktı. İşte yine ben 7 yaşındayken, annem bir gün bana Gönül
Teyze’nin , Ankara simidini çikolatayla yemeye bayıldığını, kendisinin de bunu
denediğini ve çok beğendiğini söylemişti de ben yine cebimdeki parayı
denkleştirip, akşamüzeri servise binmeden, koşarak merdivenleri çıkmış,
bahçedeki kantinden bir simit bir de Ülker fıstıklı çikolata almıştım. Servis
arkadaşlarıma ayıp olmasın, canları çekmesin diye, hareket saati gelene kadar gizli bir köşede, yavaş yavaş ,
tadını çıkara çıkara yediğimi, tatlı ile tuzlunun birlikteliğine bayıldığımı
hatırlarım.
Ah ah çok duygulandım. Yine yazarım.