20 Haziran 2011 Pazartesi

ankara'dan mektuplar 2

sevgili sütlaç,


sanıyorum senin gittiğini yeni yeni idrak etmiş bulunmaktayım. ilk zamanlar tatile gitmişsin gibi geldi. sonraları annemler senin yanına geldi, sen geldin, onlar antalya'ya gitti derken, o karşamada da anlamadım.


ama ne zaman ki recep usta'ya 3 kişi gittik ve o yemek bile bana tat vermedi sensiz, işte o zaman gittiğin bir dank etti. dün de babamın evde gezmek suretiyle"telefon açalım bahar gelsin", "arayalım geri gelsin" diye diye dile getirdiği serzenişleriyle de tescillendi.


yalnız hepimizde meydana gelen tuhaf bir tuh hali var. o da yeni bir evimiz olduğu kavramı.yanına gelen teyzem gibi, annem de çok yakında yolcu gözüküyor senin eve doğru, "o evi" özlemiş. e sonra sen geleceksin ve sonra biz geleceğiz falan ve biliyorum ki günler geçecek ve güzel şeyler getirecek.


bugün sana masraf tablosu hazırladım. ilk maaşını aldığın günden, emekli olana kadar her ay masraflarını belirlemeni ve harcamalarını not etmeni, cebindeki paranı bilmeni ve paranın bereketli olup, hiç bitmemesini temenni ederim.


hiçbir zaman hiçbir şey için "ne gerek vardı be" deme. çünkü hayat sürprizlerle dolu. çünkü her zaman denemeye değer. ve şu da bir gerçek ki, çok istediğimiz şeyler gerçekleştiğinde o eski albenisini yitirir. ileride ya bana da bir iş teklifi gelmişti, gitsem ne olurdu acaba diye düşünmemek için gittin sen. pişman olmamak için, aklında kalmasın diye. canın sıkılınca hep bunu hatırla.


seni çok seviyorum, özlüyorum. ama kavuşmamıza ve ondan sonra da benim yine istanbul'a gelmeme çok az kaldı.mektubum bugün biraz karışık ve saçma oldu.

sevgiler.
not:haftasonu yapacağımız günde neler pişireceğimize karar vermeli ve güzel bir yaza merhaba partisi düzenlemeliyiz.

1 yorum:

BahaR dedi ki...

yine aşırı acıklı yazmışsın.