6 Ağustos 2011 Cumartesi

kafamda deli sorular/kolayca sevemiyorum

ben sürekli kararlar alırım. ve herkes sürekli insanlar değişmez dese de değişmeye çalışırım.



küçüklüğümden beri bronzlaşmakla kafayı bozmuş bir çocuktum. balkonda güneşlenirdim, tatillere geç gittiğimiz için döndüğümüzde yağmurlu ankarada bronz tenimi uzun kollu kıyafetler giyerek gösteremedim diye dertlenirdim. ki bizi güneşten korunalım diye tişörtlerle yüzdüren bir de yüksek faktörlü annemiz vardı. aile de kesinlikle yanmayla kafayı bozmuş bir rol modelim de yoktu. ama ben her zaman güneşe dönen, dakikalar tutarak güneşlenen, şezlongu hep plajda herkesinkine göre ters bir noktada duran bir merve oldum. ama asla çok kızaran, su toplayan bir merve değil! mutlaka yüksek faktörlülerle başlayıp, son günlere doğru yağlara geçen ama bu işle cidden haşır neşir bir merve.. ki bahar'ın şu yazısında da deliliğim sabittir. ha bir de yüzümü yakmamak prensiplerim arasındadır.


tabii kendimi değiştirmekle de kafayı bozduğum için her yaz bu yaz yanmayacağım diye çıktım tatillere. ama beceremedim. Sonunda bu yaz başardım. Çok isteyerek de olmadı aslında, hep geç uyandım, sıcaktan güneşe çıkamadım, ama beni görenleri şaşırtmayı, aaa hiç yanmamışsın dertmeyi başardım. yanmadım diye üzülmedim. bu insanlık için küçük benim içimse büyük bir adımdır. kendimi kutlarım.


kendimle ilgili değiştirmek istediğim diğer şey de alışveriş. almamak istiyorum sayın seyirciler. ama hiçbir şey almamak. mesela cumartesi az bir parayla çıktım evden.. önce paramın bir kısmıyla telefonumu jelatin kaplattım ki bu gerkeli bir ihtiyaçtı, sonra ertuğ pasajındaki, ikinci el satan dükkandan, güzel bir h&m elbise aldım kendime. böylece cebimde sadece 2 tl m kaldı. annem eve gelirken şeker al dedi. anne param yok sen balkondan atı ver ben gelince dedim. annem parayı mandala bağlayıp attı balkondan aşağı. ben kolumda portföy çantam, ayağımda ucu kalpli babetlerimle bakkala güneş gibi doğdum, çıkarken aniden dönüp, ay sizin mandalınızı almışım ben dedim. kadın bir bana baktı bir mandala baktı. sonra mandalı annemin verdiğini hatırladım falan öyle rezil komik ve kadının benden korktuğu bir an işte.


neyse konular saptıkça sapıyor. niyetim pazartesiden itibaren kitap, kıyafet, ayakakkabı, çamaşır, çanta v.b. almamak. kırtasiyeyi buna dahil edemedim. çünkü eylülde okul açılıyor moduna girmem kaçınılmaz.. ama çok abartmak yok. sadece bir kaç kalem..


alışveriş orucumun süresi 3 ay. umarım başarabilirim. bunu çok istiyorum çünkü dolabıma en son baktığımda işe yaramaz bir sürü kumaş parçasına para verdiğim gerçeğiyle yüzleştim. aslında çoğunu da giyerim ama giymesem de olur bence. ki bahar'ın da gidişiyle dolabımda yaptığım temizlik neticesinde artık içi bomboş.. ben bir süre öyle kalsın istiyorum.


sadece bugün son kez kendime iki tişört ve bir kaç şey alabilirim. zira kendime aldığım 3 tişörtün biri yırtıldı, ikisi tükenmez kalem oldu. şaka değil her şeyimi verdim ve işe giderken giymek için bugün alışveriş şart. yani sakın son günüm diye her şeyi satın alacağım sanmayın.

hayatımın en saçma yazısına burada son veriyorum.

hı unutmadan o fotoğraftaki saçlarımı kestirmek de diğer bir hayalim kendime dair değiştirmek istediklerimden, ama o sıradaki plan değil henüz.

öptüms.

3 yorum:

Füsun dedi ki...

Hiç unutmam Fethiyede teyzen ve iki sevgili arkadaşı hep birlikte senin okul başlamadan bronzlaşman için var gücümüzle çalışmıştık. ve sonunda ayak bileklerin su toplamıştı.

cometa dedi ki...

füsun abla gülmekten öldüm okurken:)
hayatımda bir daha asla 3 günde öyle çok yanamadım:) ayaklarımın da üstü yanmıştı çok fena sen söyleyince hatırladıM:)))

Quaim dedi ki...

saçlarını kesme bozuşuruz.

ayakları su toplamış bide bize ben hiç öle yanmadım diyorsun pes.