Uzun süredir yazmamışım yine. Nedense içimden gelmiyor. Bu aralar ne yapıyorsun dersen, çekmeceleri düzenliyorum, dolapları boşaltıyorum, kışlıkları kaldırıyorum, torbalar dolusu eşyayı, kağıdı atıyorum.. Bunu belki de biraz içimi sıkan bir sürü şeyden de kurtulmak için yapıyorum. Çok yorucu olsa da keyifli yanları da var, mesela uzun süredir kayıp olduğunu düşündüm ve hatta sahip olduğumu dahi unuttuğum bir sürü şeye kavuştum. Bir nevi alışverişe çıkmak gibi oldu. Güzel oldu.
2011 yakınlarımı başka şehirlere almaya devam ediyor. Benim tatlı Bahar’ım da İstanbul’a taşınıyor. Tüm bu temizlik aslında biraz da eşyalarımızı paylaşmak için yapılıyor. Nadir zamanlarda “onu bugün sen mi giydin neeeeeee” kavgaları ettiğimiz olmuştur. Olmamış değildir. Ama genelde herhangi bir kıyafetle o gün işimiz yoksa, kimse “niye benim kıyafetimi giyiyorsun” demez diğerine. Genelde bir tişörtün bir çok farklı rengi vardır bizde, değişe değişe giydiğimiz, ama çok sevdiğimiz şeylerden de iki tane vardır mutlaka. Ah bir de ayak numaralarımız aynı olsa dünyayı yerinden oynatırdık kesin.
Yani Bahar Hanım’a bavullar yapıyoruz. Onu göndermeye hazırlanıyoruz. Bir yandan çok garip bir hüzün, ama ağır basan da sevinç galiba. İstanbul’da bir evimiz oluyor netice de:)
Korkmuyor değilim, çünkü insanın kardeşi yeri dolmayacak tek arkadaşı. Küssen de , sinirlensen de, bağırıp çağırsan, ablalık taslasan da, o sana baş kaldırsa da, sözünü dinlemese de, vazgeçemeyeceğin kişi.
Kafamda sorular, sorunlar yok değil, emekli işi tatilimize onsuz gitmek istemiyorum mesela. Mutfakta 2 kişi değiliz artık. O oradan yazar afili tarifleri, ben de buradan onun canının çektiği anne yemeklerinin tarifini veririm diye düşünüyorum.Ama ben fotoğraf da çekemem.
Korktuğum geceler, ne yaparım o da kafamda net değil. Tv seyretmek de sadece Bahar’la güzel desem biliyorum abartmış olurum ama biz tv seyrederken hep çok enteresan şeylere rastlarız. Akşam eve mi geleceksin diye annem sorara herhalde artık.Neyse toparlayamıyorum. Ama biliyorum ki bundan sonra çok kereler İstanbul’da olacağım,olacağız..
2011 yakınlarımı başka şehirlere almaya devam ediyor. Benim tatlı Bahar’ım da İstanbul’a taşınıyor. Tüm bu temizlik aslında biraz da eşyalarımızı paylaşmak için yapılıyor. Nadir zamanlarda “onu bugün sen mi giydin neeeeeee” kavgaları ettiğimiz olmuştur. Olmamış değildir. Ama genelde herhangi bir kıyafetle o gün işimiz yoksa, kimse “niye benim kıyafetimi giyiyorsun” demez diğerine. Genelde bir tişörtün bir çok farklı rengi vardır bizde, değişe değişe giydiğimiz, ama çok sevdiğimiz şeylerden de iki tane vardır mutlaka. Ah bir de ayak numaralarımız aynı olsa dünyayı yerinden oynatırdık kesin.
Yani Bahar Hanım’a bavullar yapıyoruz. Onu göndermeye hazırlanıyoruz. Bir yandan çok garip bir hüzün, ama ağır basan da sevinç galiba. İstanbul’da bir evimiz oluyor netice de:)
Korkmuyor değilim, çünkü insanın kardeşi yeri dolmayacak tek arkadaşı. Küssen de , sinirlensen de, bağırıp çağırsan, ablalık taslasan da, o sana baş kaldırsa da, sözünü dinlemese de, vazgeçemeyeceğin kişi.
Kafamda sorular, sorunlar yok değil, emekli işi tatilimize onsuz gitmek istemiyorum mesela. Mutfakta 2 kişi değiliz artık. O oradan yazar afili tarifleri, ben de buradan onun canının çektiği anne yemeklerinin tarifini veririm diye düşünüyorum.Ama ben fotoğraf da çekemem.
Korktuğum geceler, ne yaparım o da kafamda net değil. Tv seyretmek de sadece Bahar’la güzel desem biliyorum abartmış olurum ama biz tv seyrederken hep çok enteresan şeylere rastlarız. Akşam eve mi geleceksin diye annem sorara herhalde artık.Neyse toparlayamıyorum. Ama biliyorum ki bundan sonra çok kereler İstanbul’da olacağım,olacağız..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder