Rahmetli Turgut Hocam (Akıntürk) ders verirken, Aile Hukuku’nun birinci kısımda yer alan Evlilik Hukuku’na geldiğinde şöyle demişti; “Kanun seni baştan uyarır; NişanlanMA, haydi diyelim ki nişanladın yine uyarır; evlenME ve sen bu hatayı da yaptıysan sana son kez seslenir;boşanMA” Bugün yine bir boşanma davası için işlemleri başlatırken hocamın bu sözleri geldi aklıma, sonra içim sıkıldı, kafamdan bir dolu şey geçti, maddeleme ihtiyacı hasıl oldu. İşte Uzman Merve’nin boşanma notları..
*Erkekler kadınlara nazaran bu davayı neticelendirmekte kesinlikle daha kararlı. Onlar bir dava açtıklarında boşanmak istediklerinden eminler. Girdikleri yolun bir dönüşü olabileceğini akıllarından bile geçirmiyorlar. Bu yolda kendilerine genelde yeni bir kadının eşlik etmesi de kararlılıklarının diğer bir sebebi olabilir. Kadınlarsa kesinlikle kararsız. Tabii ki istisnaları da var; şiddet gören ya da aldatılan bir kadın şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanmak isteyen hemcinslerine göre daha dik bir duruşa sahip olabiliyor.Ama yine de bu bile çalışan ve refah seviyesi yüksek kadınların dahi boşanma sürecinde erkeklere göre daha çabuk pes ettikleri ve davalarını zaman zaman geri çekebildikleri gerçeğini değiştirmiyor. Boşanmış kadın ve boşanmış erkek kavramlarının toplumdaki karşılığının birbirinden farklı olmasının da bunda etkisi var sanırım.
*Erkekler boşanma davası açtıklarında tek amaçları boşanmak. Kadınlarınsa daha farklı emelleri olabiliyor;erkeğin burnunu sürtmek, ona gününü göstermek, kendinden yoksun bırakmak, erkeğin değişmesine ön ayak olmak v.b. gibi.
*Kadınların büyük bir kısmı boşanma davasının açıldığı gün ve hatta duruşmaya bile parmaklarında alyanslarıyla gelirken, erkekler henüz dava açılmadan yüzüklerini çoktan fırlatmış oluyor.
*Kadınlar çocukları olmadan bir hayat düşünemezken, erkekler boşandıklarında çocuklarını da boşadıklarını sanabilecek kadar şuursuz olabiliyor.
*Erkekler kadınlara nazaran bu davayı neticelendirmekte kesinlikle daha kararlı. Onlar bir dava açtıklarında boşanmak istediklerinden eminler. Girdikleri yolun bir dönüşü olabileceğini akıllarından bile geçirmiyorlar. Bu yolda kendilerine genelde yeni bir kadının eşlik etmesi de kararlılıklarının diğer bir sebebi olabilir. Kadınlarsa kesinlikle kararsız. Tabii ki istisnaları da var; şiddet gören ya da aldatılan bir kadın şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanmak isteyen hemcinslerine göre daha dik bir duruşa sahip olabiliyor.Ama yine de bu bile çalışan ve refah seviyesi yüksek kadınların dahi boşanma sürecinde erkeklere göre daha çabuk pes ettikleri ve davalarını zaman zaman geri çekebildikleri gerçeğini değiştirmiyor. Boşanmış kadın ve boşanmış erkek kavramlarının toplumdaki karşılığının birbirinden farklı olmasının da bunda etkisi var sanırım.
*Erkekler boşanma davası açtıklarında tek amaçları boşanmak. Kadınlarınsa daha farklı emelleri olabiliyor;erkeğin burnunu sürtmek, ona gününü göstermek, kendinden yoksun bırakmak, erkeğin değişmesine ön ayak olmak v.b. gibi.
*Kadınların büyük bir kısmı boşanma davasının açıldığı gün ve hatta duruşmaya bile parmaklarında alyanslarıyla gelirken, erkekler henüz dava açılmadan yüzüklerini çoktan fırlatmış oluyor.
*Kadınlar çocukları olmadan bir hayat düşünemezken, erkekler boşandıklarında çocuklarını da boşadıklarını sanabilecek kadar şuursuz olabiliyor.
*Kadınlar olayları erkek ya da kadın olan avukatlara, cinsiyet ayrımı gözetmeden tüm ayrıntısıyla açıkça anlatabilirken, erkekler kapalı bir kutuyu andırıyor. Kapalı kutudan da genelde sürprizler çıkıyor. Misal, sevgilim yok diyenin, sevgilisi olması+ ondan 5 yaşında çocuğu bulunması gibi:)
*Ailelerin de işin içine karıştığı boşanma davalarında ise her iki taraf inanılmaz ölçüde vahşileşebiliyor, bu durumlarda kadın erkek ayrımı yapmak oldukça güç, genelde duruşmalar meydan muhaberesi kıvamında geçiyor.
*Bugüne kadar açtığımız davaların önemli bir yüzdesi şiddetli geçimsizlik sebebine dayanıyor. Beni aldattı, dövüyor diyene pek rastlanmıyor.
*Ailelerin de işin içine karıştığı boşanma davalarında ise her iki taraf inanılmaz ölçüde vahşileşebiliyor, bu durumlarda kadın erkek ayrımı yapmak oldukça güç, genelde duruşmalar meydan muhaberesi kıvamında geçiyor.
*Bugüne kadar açtığımız davaların önemli bir yüzdesi şiddetli geçimsizlik sebebine dayanıyor. Beni aldattı, dövüyor diyene pek rastlanmıyor.
*Şiddetli geçimsiz kavramının içi olayın iki tarafı için, içi oldukça dolu bir kelime öbeği olsa da, dışarıdan bakanlar için ve özellikle de hakim önünde dile getirildiğinde biraz manasız görünebiliyor.İnsanlar cinsel hayatlarının olmadığını söylemekte oldukça zorlanıyorlar.
*Aileler birbirine uyumlu değilse, bir tarafın ailesi diğerini onaylamamış ya da evliliği uygun bulmamışsa 20 yıl sonra da olsa tüm bu meseleler bir yerden patlak veriyor.
* Bazı çiftler boşanma aşamasında yeniden flört etmeye başlıyor. Duruşmadan elele çıkanları görmek olası.
*Çok paranın olduğu ve hiç paranın olmadığı iki durumda sık sık boşanmaya neden olabiliyor.
*Çok paranın olduğu ve hiç paranın olmadığı iki durumda sık sık boşanmaya neden olabiliyor.
*Özellikle genç çiftler, en ufak tartışmada soluğu avukatta ya da adliyede alıyor. Kimsenin kimseye tahammülü kalmamış ve alttan alan da yok.Her iki tarafında tek amacı diğerini değiştirmek, yola getirmek.
*Yine özellikle gençlerin evliliği bir değiştirme, tamir müessesi olarak gördükleri de acı bir gerçek.İşi inada bindirip olmadığını görünce "E öyleydi de evlenince değişir/değiştiririm sandım, sonuçta evlenince bikbikbik yapmaz sandım, bikbikbik olmaz sandım" gibi hayal kırıklığı içeren cümleleri sarfetmeleri üzücü, düşündürücü.
Bu liste uzaaaar gider ve insan sürekli olarak bu olayların içinde olup, birbirini seven iki insanın nasıl böyle çirkinleşebildiklerini görünce korkar sanki herkes boşanıyormuş gibi hisseder.Evliliği biraz kumar olarak görür biraz da bir iki üç deyip yüksekten bir suya atlamaya ya da bungee jumping e benzetir.Bu yazı da burada biter!
Bu liste uzaaaar gider ve insan sürekli olarak bu olayların içinde olup, birbirini seven iki insanın nasıl böyle çirkinleşebildiklerini görünce korkar sanki herkes boşanıyormuş gibi hisseder.Evliliği biraz kumar olarak görür biraz da bir iki üç deyip yüksekten bir suya atlamaya ya da bungee jumping e benzetir.Bu yazı da burada biter!
3 yorum:
hepsini her satırını okudum:) dikkatle inceledim ve kendime, daha doğrusu sevgilime paylar çıkartmaya çalıştım :)
şimdi müsadenle soru 1) evlenmiş boşanmış, bir çocuğu olan, ve şu an evlilik plnaları yapıp, bir çocuk sahibi daha olmak isteyen erkeğin psikolojisi nedir? :)
soru 2 ye gerek kalmadı hepsini tek bir soru içinde sorabildim :)
bi arkadaşım var da valla o merak ediyor :p
sevgiler :)
ah delirapunzel keşke elimin altında sorularının cevabının yazılı olduğu yemek kitabı misali bir şey olsa da, bir tutam cesaretli, göz kararı çekici, bir doz babacan falan diyebilsem:))zaten ben yuva kurma değil yıkma aşamasına şahit olduğumdan gözlemlerimde buna dairdi:)
Yine dee diyebilirim ki eğer bir insan boşandıktan sonra yeniden evlenmek istiyorsa bu demektir ki; evlilikle bir derdi yoktur, evlenmeye karşı değildir,korkmuyordur, derdi eşiyle olmuş, ondan nokta koymuştur bence kii bu kocaman bir artı :)Yine çocuk istiyorsa bu da aile olmakla ilgili bir derdi tasası olmadığını, çocuğu hayatı kısıtlayan bir varlık olarak görmediği manasına gelir, yine bencee:) ay rüya meali gibi oldu kendime çok güldüm:)
toparlarsam boşanmış ve çocuğu olan bir erkek yeniden çoluk çocuğa karışmak ve bir yuva kurmak istiyorsa bence kafasını toplamış, ne isteyip ne istemediğine karar vermiştir, karşısındakini de seviyordur diyorum daha da uzatmıyoruM:)))
alaaaaah derim o zaman :D
sağolasın valla içimi kıpr kıpır ettin :)
Yorum Gönder