25 Haziran 2020 Perşembe

farkında kal.

hayatta aşamadığımız şeyler olabilir.  "şeyler"i aşmak zorunda olup olmadığımız ise tartışılır. hayatta aşması gereken bir "meselesi" olmayanlar olabilir. en yakınınızın küçükken yaşadığı travmanın, dünyanın en üzücü olayı olduğunu düşünebilirsiniz. ama bir gün anlarsınız ki düşünmek çok ezberedir. bir de hissetmek vardır.  ki aslında bir acıyı ancak yaşayan hisseder. acını hissediyorum yalandır. belki kıyısından geçerken baktığın kötü bir manzaradır acıyı hissetmek. fakat sen bir gün büyük olduğunu adın gibi bildiğin bir acının, düşündüğünden de büyük olduğunu fark edebilirsin. Fark etmek ise fark yaratır. 37 yaşına basmasına günler kala kocaman bir adam, o gün babama birisi boşver be binmeseydin şu motora deseydi ne olurdu der. sen fark edersin. 

22 Haziran 2020 Pazartesi

meditasyon notlarım

cumartesi akşamıydı sanırım kısa bir meditasyon yaptık. meditasyon bittikten sonra genelde bana ne düşündüğümü sorar. kısa bir kaç cümle kurdum. aslında daha çok düşünmemeyi düşünmüş olabilirim. sen ne düşündün dedim. doğduğu yerdeki kayaları düşündüğünden bahsetti. dedesi, babası ve niceleri artık hayatta olmasa da o kaya hala oradaydı. o kaya onlar varken de oradaydı ve onların var olduğunu görmüştü. bu durumda hiçbir şey yok olmadı dedi. (oysa bir kaç ay önce sonsuzluk konusunda tartışmıştık. ona göre ben sonsuzluğa inanmayı tercih eden bir romantiktim. fakat ona göre bir düğme vardı ve sonsuza gelmeden kapanır, ekran kararırdı. bana göre ise sonsuzduk. bu yaratanla beni eş değer kılan bir sonsuzluk değildi fakat buradan öncemiz olduğu gibi bir sonramız da vardı. ) ben bunu duyduğuma sevindim. kayaları aştığını düşündüğünü ama hala bir yerlerde o kayaların var olduğunu ve onlarla çevrili olduğunu hissettiğini, dağ insanı özelliklerini taşıdığını anlattı. düz ve dümdüz bir yerde doğan insanın nasıl da farklı olabileceğini konuştuk. ben de meditasyonun sadece düşünmemekten ibaret olmadığını bazen kendin üstüne düşünme kapısını araladığını fark ettim.

11 Haziran 2020 Perşembe

KENDİ

bugünlerde ne özledim? şöyle kendi kendime yürümeyi. bir yere oturup bir kahve söylemeyi. kadıköye doğru mesela. rafine de bir kahve. ay çizkek de yer miyim? ya da maslaktayım petraya gitmişim. bir soğuk kahve. elimde kitabım. kendimi özledim.kendim. kendi kendime. kendillik. kendicilik. canım kendim.

27 Mayıs 2020 Çarşamba

covid 19 notlarım

2 ayı aşkın süredir evden çalışıp haftada bir gün işe geldim. salgın sürecinin başında yakınımızda bu rahatsızlık şüphesi ortaya çıkıp, bize de bulaşma riski olduğundan 14 gün kendimizi karantinaya aldık. sonrasında da markete çıkmak dışında bir yere gitmedik. çoğunlukla internetten alışveriş yaptık. başlarda aldığımız her şeyi sildik, sabunladık. temizlik konusunda daha hassastık. sonlara doğru ellerim artık yara değil. (ya alıştı ya da daha az sabunluyorum ya da kremden) hala işten eve gelince üzerimdeki her şeyi hemen çıkartıyorum ve yıkıyorum fakat artık 60 değil 40 derecede yıkıyorum (bazı kıyafetlerimi ve terliklerimi bu süreçte kaybettik) halen her dışarı çıktığımda eve dönünce duş alıyorum. halen insanlarla mesafemi korumaya çalışıyorum ve ev harici maske takıyorum. fakat işyerinde odamda kimse yokken maskemi kulağıma asılı halde bırakıyorum. henüz iş yerinde yemek yiyemiyorum. evden getirmeyi düşünüyorum ya da yemiyorum. Fakat eve 3-4 kere dışarıdan yemek aldık ya da söyledik. sürecin başında geceleri uyumakta zorlanıyor, çok tuhaf rüyalar görüyordum. rüyalarım daha normal ve uykum artık düzene girdi. (fakat hala bahçelideki evi bomboş görmeye devam ediyorum) arkadaşlarımla ve ailemle daha düzenli bir şekilde görüntülü konuşuyorum ve uzun yıllar ayrı şehirlerde olmamıza rağmen bunu neden yapmadığımıza şaşırıyorum. (fakat aynı zamanda bu şekilde konuşmanın beni çok yorduğunu da fark ettim) bu süreçte ramazanın 3 haftası hariç düzenli bir şekilde spor yaptım. yürümeyi çok sevmeme rağmen bazen imkan olsa da dışarı çıkmak istemiyorum. tek bir kitap bile bitiremedim. hayatımda hiçbir şey okumadığım böyle bir dönem olmamıştı. tek tük güzel film ve birkaç mini dizi seyredebildim. zoom üzerinden bir ya da iki yoga dersine girdim. evde kendi kendime 2 ya da 3 kez yoga yaptım. toplam 3 defa yoga dersi verdim, ikisi zoom üzerinden. aşırı sağlıklı beslenmedim fakat yediğim zararlı şeyler genelde evde pişen tatlılar oldu. bol bol yemek pişirdim, denemediğim şeyler yedim. en fazla zamanı sanırım instagramda geçirdim. bu süreçte annemler adına takı satmakta çok da fena değildik. marketten sonra en çok kargoya gittim. bu süreçte bahardan yaza geçerken 7 yıldır oturduğum evin etrafında hiç ama hiç görmediğim bitkiler, çiçekler gördüm. bu süreçte tepkilerimi daha kontrollü verebildiğimi düşündüm. bu süreçte bitkilerimin daha mutlu olduğunu gözlemledim. eski merve bu zaman diliminde yapamadıkları için çok daha fazla pişman olurdu, ben güzel şeyleri düşünüp kendimi yetersiz hissetmemeye karar verdim. bu süreçte hiç kıyafet almadım. kredi kartım neredeyse 40 liraya düştü ve para biriktirebildim. bayram öncesi ilk kez eve temizlik için Selma geldi. Kuaföre hiç gitmedim. ilk kez ailemi 4 aydan uzun bir süredir görmedim. Ankara'ya 4 aydan uzun bir süredir gitmedim. evde bir köpeğimiz olmasa daha az neşeli olacağımızı da bu süreçte fark ettim. bundan sonra işe her gün gelmeyi düşünüyorum. fakat gelebilecek miyim? emin değilim. 

6 Eylül 2019 Cuma

mervişe mektup

işle ilgili bunaldığımı yazmam üzerine büyük gelişmeler oldu. ama anlatacak halim yok. ama söyleyecek sözlerim var. konfor alanı kadar insanı tembelleştiren bir şey yok. eylül ayının benim için şanslı ve bereketli geçeceğine inanıyorum. başlarda ağladım, sızladım, endişeli ve korkulu yönümü güzelce besledim ama artık yeter. kendimi akışa bırakıyorum, kararlar almak hesaplar yapmak güzel ama bazen işe yaramıyor. kafanda kurduğunla kalıyorsun. bazen başına gelenlerin sakince geçmesini beklemen gerekiyor ki her şey geçip gittiğinde iyi ki kendimi yiyip bitirmemişim , bak işte her şey yoluna girdi diyebil.

bundan 6 yıl önce buraya geldiğimde de içimde bir dolu endişe vardı. her şey düşündüğümden de güzel oldu. inanıyorum ki yine öyle olacak.

tek hatam güzel alışkanlıklarımı biraz rafa kaldırmak. biraz da sevdiklerimi bunaltmak, kırmak.

bir şeyler geçsin spora başlarım, iyi beslenirim, meditasyona dönerim demeye gerek yok. sen bunları yaptıkça bir şeyler düzeliyor zaten.

seni seviyorum merviş.
kendini tanıma gayretini, sevdiklerini kırdığında fark edebilmeni, duygularınla yüzleşip, nedenlerini araştırmanı seviyorum.
öyle gelip, böyle gitme.
dönüşmeye devam.
her şey hayallerinden de öte güzel olacak.

21 Ağustos 2019 Çarşamba

sayık ve de bayık

işle ilgili olarak oldukça bunaldığım bir dönem. neredeyse 1 yıldır da böyle. artık çok sıkıldım. kendimi hayatın işten ibaret olmadığını hatırlatarak teselli etmeye çalışıyorum. ama bu da koca bir yalan. uyuduğum süreden fazla buradayım. işe genelde söylenerek gelmem. pazartesilerle derdim yoktur. iş rutinlerimi severim. okul gibi gelir. okulu da severdim. ama bu aralar ayaklarım geri geri. dört duvar arasında köreliyoruz. canımı sıkan şeyler yok gibi yapmak ne kadar doğru? ondan da emin değilim. yazmak belki iyi gelir ama bu konuda daha az konuşmaya ve daha az düşünmeye karar verdim. çünkü hayat canımızı sıkan şeylerin çok ötesinde. sporumu arttırıp, beslenmemi düzene soktukça, daha çok okudukça, yürüdükçe, deniz kenarına gittikçe, yeşile baktıkça, pedroyla oynadıkça hayat anlamlı. hayatın anlamını fark edip, prensiplerinden vazgeçmeden yaşadıkça da huzur kaçınılmaz aslında. mutluluk değil de huzur şart be dostum. saçmalamasam olmazdı.

5 Ağustos 2019 Pazartesi

büyük küçük mutluluklar

didem bir liste yolladı. her güne bir madde. iki gün önce büyük ve küçük mutluluklarımızı yazmam gerekiyordu. yazdım. büyük değil, küçüktü hepsi. ya da küçük olan algısıydı. ama hepsi beni çok mutlu eden şeyler. mutluluklarının farkına varmak çok güzel. birkaç gün sonra kendimi takdir ettiğim yönleri yazmak için sabırsızlanıyorum. farkına varma çok güzel. arkadaşlar daha da güzel.