İza'nın şarkısı bitiyor. Kitabı kapadığım anda kendimi çok kötü hissediyorum. Ev üzerime üzerime geliyor toplasam da dağınıklığı bitmeyecek, temizlesem temizlenmeyecek gibi. İçim sıkılıyor. Dibe doğru yüzmeye başlıyorum. Yemek yapacak halim de yok. Evden çıkmak üzere kapıyı açıyorum, Annem çıkıyor karşıma. Zile bile basmadan. Rüya mı bu? Annem geldi. Babam geldi. Ben onları düşünürken onlar bir trene binmiş yola çıkmış.
Yukarı doğru yüzüyorum, derin bir nefes alıyorum.
Kitap çok güzeli, Magda Szabo ile tanıştığıma çok memnun oldum.
16 Mayıs 2019 Perşembe
olafur arnalds
Kombucha mayalarımın müzik öğretmeni, tatlı depresyonlarımın naif eşlikçisi Olafur'u dünya gözüyle dün canlı olarak Zorlu'da dinleyebildim. Konser alanına gittiğimde gördüğüm kalabalığa şaşırdım, sanki o tek benim Olafurumdu. Biz onca insan, kulağımızda bir kulaklıkla, ilk defa gittiğimiz bir şehirde, gece vakti, trenle yol alırken ve yol kenarındaki evlerin içinde yaşanan hayatları merak ederken, bir uçak yolcuğunda içimiz kararmışken, evde kombucha mayalarken, deniz kenarında yürürken onu dinlemişiz ve her birimizin müziğine dair neler hissettiğini düşündüm, güzel hissettim.
Bir ara konserde ışık en önde bir grup seyircinin üzerine yansıtıldığında, bu ışığın içinden geçen sis bulutları bana sanki müziğiyle içimizdekileri dışarı çıkartıp, müziğine ekliyormuş gibi bir hissiyat verdi.
Benim için müziği, yeşil bayırlar görerek yapılan bir tren yolculuğundan inip, küçük bir eve ulaşmak, yağmur yağması, yağmurun ardından açan güneş, bazen küçük bir çantaya iki parça eşya koyup, uzaklara doğru yola çıkmak, yeniden başlamak, yeni yıl, ışıklar, kalabalık sofralar ve daha bir sürü şey.
müzik iyi ki var.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)