Durup etrafıma bakıyorum bazen o karanlık binada. Meslektaşlarımı, giydiğimiz cüppelerden olsa gerek, bazen penguenlere benzetiyorum, e tabii ben de bir penguen oluyorum bu durumda. Bir o yana bir bu yana dağılmış bir sürünün parçaları gibiyiz.
Yüzlerine bakıyorum penguenlerin. Sanki hepsi hoşnut halinden. Mutlu gibiler. İşte o anlarda, yaptıkları işle övündüklerini hissettiğim zamanlarda,eğer birazcık da karanlık bir ruh halindeysem derin bir hüzün kaplıyor içimi. Sonra aklıma içimdeki boşluk geliyor. O boşluk ki zaman zaman içimden çıktığı ve uzun süre yerine geri dönmediği de oluyor, ama ben onu hiçbir zaman elimle tutup yakalayamıyorum. Kavrayamadığım o boşluğu avucuma alıp bir yere fırlatamıyorum, ya da çizmemden destek alarak biraz uzağa fırlattıktan sonra bir tekme savuramıyorum.
Ama en azından boşluk olması, hiç olmamasından iyidir, öyle değil mi?
En azından hiçlikten iyidir.
Bir gün içini doldurabileceğiniz bir bavulunuz olduğunu bilmenin hissettirdikleri, bir gün gelip de çok istediğiniz o kitaplarla karşılaştığınızda koyacak bir torbanız bile olmadığı gün hissettiklerinizden çok daha iyidir bence.
Sahi siz seviyor musunuz yaptığınız işi?
Yani her gün sevmek mümkün mü acaba?
Yüzlerine bakıyorum penguenlerin. Sanki hepsi hoşnut halinden. Mutlu gibiler. İşte o anlarda, yaptıkları işle övündüklerini hissettiğim zamanlarda,eğer birazcık da karanlık bir ruh halindeysem derin bir hüzün kaplıyor içimi. Sonra aklıma içimdeki boşluk geliyor. O boşluk ki zaman zaman içimden çıktığı ve uzun süre yerine geri dönmediği de oluyor, ama ben onu hiçbir zaman elimle tutup yakalayamıyorum. Kavrayamadığım o boşluğu avucuma alıp bir yere fırlatamıyorum, ya da çizmemden destek alarak biraz uzağa fırlattıktan sonra bir tekme savuramıyorum.
Ama en azından boşluk olması, hiç olmamasından iyidir, öyle değil mi?
En azından hiçlikten iyidir.
Bir gün içini doldurabileceğiniz bir bavulunuz olduğunu bilmenin hissettirdikleri, bir gün gelip de çok istediğiniz o kitaplarla karşılaştığınızda koyacak bir torbanız bile olmadığı gün hissettiklerinizden çok daha iyidir bence.
Sahi siz seviyor musunuz yaptığınız işi?
Yani her gün sevmek mümkün mü acaba?
5 yorum:
son zamanlarda -hayır
pembe gözlüklerimi takıyorum,
onlardan değilim biliyorum,
genelde yalnız kalıyorum,
ama ben herkesten biri olmayı zaten sevmiyorum =))
ben hergün biraz daha nefret ediyorum.ögh!
Benim durumum daha farklı sanırım.Ben işsizlikten nefret ediyorum.Bir işim olsunda seveyim çok isterdim.Ama çalışırken de her pazartesi ızdırap gelirdi.Garip bir çelişki...
avukatlık, yaparken sevilecek bir meslek değil maalesef... başarının, sonucun tadı keyif veriyor insana... para kazanılınca ya da bir dosya kapandığında... huşu içinde dava dilekçesi yazdığına, güle oynaya due diligence'a giittiğine, ilham perileri omzunda ararştırma yaptığına şahit olmadım kimsenin.
Böyle hissetmen çok normal... Penguen'den çok bana göre yarasaya benzeyen avukatların şişmiş egolarıyla adliye koridorlarında yürümelerine hep gülmüşümdür. Kendim de yaptım ordan biliyorum :) Ne türlü sıkıcı bir iş olduğunu ancak yapan bilir...
Umarım keyif alacağın yönleri zamanla karşına çıkar... Eski bir avukat olarak sana önerim, avukatlık meleğinin diğer mesleklerden üstün olduğunu düşünmeden ilerlemen. Kendi egonu, pek çok yeni mezun avukat gibi şişirirsen sıkıntıya girersin. Çok kafa da yorma bu konulara, zaman herşeyin olduğu gibi bu gibi sorgulamaların da ilacı... Başarılar dilerim...
ful yaprakları; eet güzel herkesten farklı olmak:)
bahar; çok ayıp:)
duygu; kesinlikle katılıyorum; varlığı bir dert, yokluğu yara!
müge;ben de 5. yılımı doldurmak üzereyim, çok da yeni sayılır mıyım acaba:)
zaman zaman kapılıyor insan karamsarlığa, ama kesinlikle katılıyorum sana, bir dosya kapandığında, gerçekten içten gelen bir teşekkürle ve tabii ki parayla da insan oldukça motive oluyor, kendini iyi hissediyor. teşekkürler yorumun içiN:)
Yorum Gönder