20 Ekim 2014 Pazartesi

kahverengi takım.


günlük hayatta taktığımız maskeler var ve kimse her daim özlemini dinlemek istemez. ve sen de günlük hayatına dönüyorsun tabii. zaten zaman geçse ve acın aynı kalsa dayanamazsın. ama o kadar üzgünüm ki hala. 

o yüzden sadece buraya yazıyorum. zaman geçip de geriye döndüğümde hep içimde taşıdığımın kendime bir işareti olsun istiyorum ve hep içimde kalsın.

yine rüyamda gördüm dayımı. hiç öyle bir takımını anımsamama rağmen ve dayım renklerle çok barışık olmasına rağmen, her rüyamda kahverengi bir takımla görüyorum onu.
bu sefer yüzü o kadar netti ki. ve çok parlak çok ışıklı.
bu da kendime not olsun.

16 Ekim 2014 Perşembe

beyler hanımlar.

toplu taşımada uzun süre telefonla konuşamıyorum. utanırım. kendim insanları çok dinlediğimden de olabilir çünkü hiç tanımasam da uzun bir telefon konuşması bana o insanla ilgili bir sürü bilgi verebilir. Hele serviste uzun uzun görüşmeler yapmak , sevgilimle düzenli kavga etmek, dedikodu yapmak için bir arkadaşımı aramak da bana göre değil.

Ama bir kız var serviste , adı Z., çocuklarının, kocasının adını, annesinin dün arkadaşlarıyla falcıda olduğunu biliyorum mesela. Çocuğunun doğum günü teması Frozen olacakmış. Bakıcısına bir salata yapıver demiş o da aa yaparım tabi demiş. Pazar kayınvalidesine hava aldıralım demiş, balık yemişler. Neyse işte dinliyoruz her sabah her akşam.

Bir de servis şoförüm var. N. Bey. Tatlılığı içinde gizli bir insan. Sevdiklerini geç kalsa da bekleyen, onlara telefon açan biri.

Bu sabah , D. Hanım'ın evinin önündeyiz. D. Hanım kırk yılın başı "hastamız nedeniyle" der, geç kalır. Kırk yılın başı hariç servisi asla bekletmez. Bugün durakta olmayınca, N. Bey kapadı kontağı başladı beklemeye. Z. hanım darlandı, "N. Bey" dedi, "D. Hanım gelecek mi de bekliyoruz?" N. Bey cevap vermedi. Ondan başka kimse homurdanmadı. D. Hanım gelmedi. Biz de gittik.

Ama biz bir gün bile dinlemek istiyor muyuz da konuşuyorsun car car her gün demedik.
O da demeseydi. İyiydi. Hastaları var zaten D. Hanım'ın.

1 Ekim 2014 Çarşamba

incecikten bir kar yağınca da sen geleceksin.

unutmamak için yazacağım buraya . bugün okudum bir yerde.
"mayası cennet olana cennet dilenmez o cennetin ta kendisidir. giderken öğretene de elveda denmez, çünkü o aslında hiç gitmez."

2002 miydi yoksa 2003 mü. uzun bir aradan sonra denize gitmiştik. akşam 5 belki 6. günün en güzel saati. birlikte denize girmiştik. keşkelerim gözlerimin arkasında ıslak ıslak, biraz da boğazımda kaldı.